“Marka insanların algısı, inançları, fikirleri ve beklentileridir” diyen ünlü sanatçı, “Marka bir vaat, farklılaşmayı sağlayan, karmaşayı azaltan bir şey. Ben sanat yolunda ilerlerken, aklımda ne marka olmak vardı ne de bu markayı yönetmek. Ama aklımda önemli ve kayda değer faklı şeyler vardı elbette. Farklı olmak, özgün olmak, sürekli güncel kalmak ve her gün yeni şeyler öğrenmek, öngörülü olabilmek, hayranlarımın bana inanması ve güven kazanabilmek. Ben Ajda Pekkan, size marka konusunda söyleyebileceğim son şey; markanın elle tutulabilir olduğudur, Ajda Pekkan bir marka ise bu markayı hayranları yarattı. En doğrusu markayla ilgili hayranların konuşmasıdır” ifadelerini kullandı.

“Değişmeyen marka aslında değişerek mi oluyor” sorusuna Pekkan, “Değişim süreci çok önemli mutlaka kendinizi güncel tutacaksınız, her nesile hitap edeceksiniz. Orada olmanın dayanılmaz hafifliği var. Bir anda var olabilir ve silinebilirsiniz. Kendime önem verdiğim için değil toplumu önemsediğim için marka oldum” karşılığını verdi. Marka olabilmek için kriterlere önem vermemiz gerekiyor, hayat biraz da o kriterlerden ibaret” karşılığını verdi.
“Türkiye’de hiçbir zaman müzik sektöründe bir altyapı yok” diye konuşan Pekkan, şöyle devam etti: “Bu işi, kendi melekenizle, inisiyatifinizle yapıyorsunuz. Kendi yetenekleriniz çok iyi harmanlayabilmeniz gerekiyor. Kendi hakkımda bir kritik okumuştum. ‘Ajda Pekkan yıllar geçtikçe neden kendine göre şarkılar seçmiyorsun’ diye. Tesadüfen birkaç kuşağa hitap eden şarkılar oldu. ‘Yakar geçerim’ gibi, ‘kimler geldi, kimler geçti’ gibi. Her dönemin benim için ‘top’ şarkısı oluyor. Bu yüzden kendimi bazen şanslı hissediyorum.”