MARKALAR KANUNU TASARISI TASLAĞI
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, bu Kanun hükümlerine uygun olarak bir
markanın tescili konusunda yapılan başvuruya veya tescil edildiğinde korunmasına ilişkin
esasları belirlemektir.
(2) Bu Kanun, bir markanın tescili için yapılan başvuru, tescil, itiraz, tescilli bir
markanın korunması ve tescil sonrası işlemler ile ilgili usul ve esasları kapsar.
(3) Bu Kanun kapsamına girmeyen markalar, genel hükümler uyarınca korunur.
Tanımlar
MADDE 2- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Bülten: Marka başvurularının yayımlandığı Resmi Marka Bültenini,
b) Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması: 26/1/1995 tarih ve 4067 sayılı Kanunla
onaylanması uygun bulunan ve 3/2/1995 tarih ve 95/6525 sayılı Bakanlar Kurulunun kararı ile
onaylanan Anlaşmayı,
c) Enstitü: Türk Patent Enstitüsünü,
ç) Garanti markası: Marka sahibinin kontrolü altında, bu markayı kullanmaya
yetkili kılınmış birçok teşebbüs tarafından üretilen mal ve/veya hizmetlerin ortak özelliklerini,
üretim usullerini, coğrafi kaynaklarını ve kalitesini garanti etmeye yarayan işareti,
d) Garanti Markası Teknik Şartnamesi: Garanti markasının kullanılma usul ve şeklini
gösterir şartnameyi,
e) Gazete: Sicile kaydedilen markaların yayımlandığı Resmi Marka Gazetesini,
f) İhtisas Mahkemesi: Fikri ve sınai haklar hukuk ve fikri ve sınai haklar ceza
mahkemesini,
g) Madrid Protokolü: 5/8/1997 tarih ve 97/9731 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile
onaylanan, Markaların Uluslararası Tescili Konusundaki Madrid Sözleşmesi İle İlgili
Protokolü,
ğ) Marka: Bir teşebbüsün imalâtını ve/veya ticaretini yaptığı malları ve/veya sunduğu
hizmetleri, başka teşebbüslerin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işareti,
h) Nice Anlaşması: 12/7/1995 tarih ve 95/7094 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile
onaylanan Markaların Tescili Amacıyla Mal ve Hizmetlerin Uluslararası Sınıflandırılmasına
ilişkin Nice Anlaşması ve değişikliklerini,
ı) Ortak marka: Bir sözleşme çerçevesinde, tüzel kişilik meydana getirmeksizin bir
araya gelen gerçek veya tüzel kişilerin oluşturduğu birliğe dahil teşebbüslerce üretilen mal
ve/veya hizmetleri, diğer teşebbüslerin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan ve
bu teşebbüslerce ayrı ayrı kullanılabilen işareti,
i) Ortak Marka Teknik Şartnamesi: Ortak markanın kullanılma usul ve şeklini gösterir
şartnameyi,
j) Paris Sözleşmesi: 8/8/1975 tarih ve 7/10464 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile
onaylanan Sınai Mülkiyetin Himayesine Mahsus Milletlerarası Bir İttihat İhdas Edilmesine
Dair 20/3/1883 tarihli Sözleşme ile Türkiye tarafından onaylanmış değişikliklerini,
k) Sınıf: Markaların kullanılacağı mallar ve/veya hizmetlerin Nice Anlaşmasına göre
sınıflandırılmasını,
1l) Sicil: Kayıt ortamının türüne bakılmaksızın, markalara ilişkin tüm tescil bilgilerinin
ve tescil olunan marka ile ilgili bütün değişikliklerin kaydedildiği Markalar Sicilini,
m) Tebliğ: 6/11/2003 tarih ve 5000 sayılı Türk Patent Enstitüsü Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendi ile 25 inci maddesine göre
Türk Patent Enstitüsünce uygulanacak olan ücret tarifesine ilişkin tebliği,
n) Ücret: Tebliğde belirtilen ilgili ücretin, bu ücretin katma değer vergisinin ve varsa
harcının toplamını,
o) Vekil: Bu Kanunda belirtilen konularda; ilgili kişileri Enstitü nezdinde temsil
etmeye ve işlemleri yürütmeye yetkili, Marka Vekilleri Siciline kayıtlı gerçek veya tüzel kişi
marka vekilini,
ö) Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu: Enstitünün almış olduğu kararlara
karşı yapılacak itirazları inceleyen ve nihai kararı veren Kurulu,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Korumadan Yararlanacak Kişiler, Uluslararası Anlaşmaların Öncelikle
Uygulanması
Korumadan yararlanacak kişiler
MADDE 3- (1) Bu Kanun ile sağlanan korumadan; aşağıdaki niteliklerden en az
birine sahip gerçek veya tüzel kişiler yararlanır;
a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları,
b) Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ikametgahı olan veya yönetim merkezi bulunan
ya da sınai veya ticari faaliyette bulunanlar,
c) Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri dahilinde
başvuru hakkına sahip olanlar,
ç) Karşılıklılık ilkesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere kanunen veya
fiilen marka koruması tanıyan devletlerin uyruğunda olanlar.
Uluslararası anlaşmaların öncelikle uygulanması
MADDE 4- (1) Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre yürürlüğe konulmuş
uluslararası anlaşmaların hükümlerinin bu Kanun hükümlerinden daha elverişli olması
halinde, bu Kanunun 3 üncü maddesinde belirtilen kişiler, elverişli hükümlerin uygulanmasını
talep etme hakkına sahiptir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Markanın İçereceği İşaretler, Marka Korumasının Elde Edilmesi ve
Marka Tescilinde Red Nedenleri
Markanın içereceği işaretler
MADDE 5- (1) Marka, bir teşebbüsün mal ve/veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün
mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle
sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların veya ambalajların biçimi gibi çizimle
görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, her türlü işaretleri içerir.
(2) Marka, mal veya ambalajı ile birlikte tescil ettirilebilir. Bu durumda mal veya
ambalajın tescili, marka sahibine mal veya ambalaj için inhisari bir hak sağlamaz. İnhisari hak
sağlamayan bu tür unsurlar tescil belgesi üzerinde açıkça belirtilir.
2Marka korumasının elde edilmesi
MADDE 6- (1) Bu Kanun ile sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
Enstitüce resen incelenen marka başvurusu red nedenleri
MADDE 7- (1) Aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez;
a) 5 inci madde kapsamına girmeyen işaretler,
b) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha
önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer
olan markalar,
c) Ticaret alanında tür, nitelik, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten
veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin
diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur
olarak içeren markalar,
ç) 24/6/1995 tarih ve 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname hükümlerine göre tescil edilmiş veya marka tescil başvurusundan
daha önceki bir tarihte coğrafi işaret tescil başvurusu yapılmış menşe ad veya mahreç
işaretlerini kapsayan veya bunlardan oluşan ve menşe adı veya mahreç işaretinin 555 sayılı
Kanun hükmünde Kararnameden doğan haklarını ihlal eder nitelikte olan ve menşe ad veya
mahreç işaretinin kapsamı ile aynı veya aynı türdeki mallar için tescili talep edilen markalar,
d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya
ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları münhasıran veya esas
unsur olarak içeren markalar,
e) Malın özgün doğal yapısından ortaya çıkan veya teknik bir sonucu elde etmek için
zorunlu olan veya mala asli değerini veren şekli münhasıran veya esas unsur olarak içeren
işaretler,
f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda
halkı yanıltacak markalar,
g) Yetkili mercilerden kullanmak için izin alınmamış ve dolayısıyla Paris
Sözleşmesi’nin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek markalar,
ğ) Kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı markalar.
h) İlgili merciler izin vermediği sürece, Paris Sözleşmesi’nin 2 nci mükerrer 6 ncı
maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi, kültürel değerler
bakımından halka mal olmuş nişan, rozet, arma, amblem gibi işaretleri ve adlandırmaları
içeren markalar,
ı) Sahibi tarafından izin verilmeyen Paris Sözleşmesi’nin 1 inci mükerrer 6 ncı
maddesine göre tanınmış markalar,
i) Dini değerleri ve sembolleri içeren markalar.
(2) Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya
hizmetler ile ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise, (a), (c), (d)
bentlerine göre tescili reddedilemez.
Enstitüce yayıma itiraz üzerine incelenen marka başvurusu red nedenleri
MADDE 8- (1) Tescil başvurusu yapılan markaya, tescil edilmiş veya tescil
başvurusu daha önceki bir tarihte yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz edilmesi
durumunda, aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez;
a) Tescil başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki bir
tarihte yapılmış marka ile aynı ise ve aynı mal ve/veya hizmetleri kapsıyorsa,
b) Tescil başvurusu yapılan marka ile tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki
bir tarihte yapılmış markanın aynılığı veya benzerliği ve kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin
aynılığı veya benzerliği nedeniyle; tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya
3tescil başvurusu daha önceki bir tarihte yapılmış marka ile ilişkilendirilmesi olasılığını da
içerecek biçimde halk tarafından karıştırılma olasılığı varsa.
(2) Marka sahibinin izni olmadan, ticari vekili veya temsilcisinin markanın kendi
adına tescili için yaptığı başvuru, vekil veya temsilcinin geçerli bir gerekçe gösterememesi
halinde, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin
itiraz etmesi üzerine, tescil başvurusu yapılan marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez;
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için
yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmişse,
b) Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını
veriyorsa.
(4) Tescil başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki
bir tarihte yapılmış marka ile aynı veya benzer olmakla birlikte, farklı mallar veya
hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki bir tarihte
yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın
sağlanabileceği veya markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterini
zedeleyen sonuçların doğabileceği hallerde, aynı veya benzer markanın tescili başvurusu,
farklı mal ve/veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha
önceki bir tarihte yapılmış marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(5) Tescil başvurusu yapılan markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını,
fotoğrafını, herhangi bir fikri veya sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde hak sahibinin
itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.
(6) Ortak markaların ve garanti markalarının sona ermesinden itibaren üç yıl içinde
ortak marka veya garanti markası ile aynı veya benzer olan markanın aynı veya benzer mal
ve/veya hizmetler için yapılan tescil başvurusu itiraz üzerine reddedilir.
(7) Tescilli markanın yenilenmemesi nedeniyle koruma süresinin sona ermesinden
itibaren iki yıl içinde aynı veya benzer bir markanın, aynı veya benzer mal ve/veya hizmetler
için yapılan tescil başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı ve bu süre içinde markasını
kullanmış olması koşuluyla reddedilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Marka Tescilinden Doğan Hakların Kapsamı ve Markanın Kullanılması
Marka tescilinden doğan hakların kapsamı
MADDE 9- (1) Marka tescili, sahibine, markayı münhasıran kullanma hakkı verir.
Aşağıda belirtilen hallerde, marka sahibinin, izni alınmadan markasının kullanılmasının
önlenmesini talep etme yetkisi vardır;
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli
marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması,
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya
hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından,
işaret ile tescilli marka arasında bağlantı kurulma olasılığı da dahil, karıştırılma olasılığı olan
herhangi bir işaretin kullanılması,
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal
ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar
elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici
karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.
(2) Aşağıda belirtilen durumlar, birinci fıkra hükmü uyarınca, yasaklanabilir;
a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması,
4b) İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim
edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması,
c) İşareti taşıyan malın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması,
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması,
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı
olmaması koşullarıyla, işaretin aynı veya benzerinin dijital ortamda ticari etki yaratacak
biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması.
(3) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım
tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Marka tescil başvurusunun yayımlanmasından sonra
gerçekleşen ve marka tescili ilan edilmiş olsaydı yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller
nedeniyle başvuru sahibi, hukuk davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların
geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
Markanın sözlük veya başka başvuru eserlerinde yer alması
MADDE 10- (1) Tescilli bir markanın, tescilli olduğu belirtilmeden sözlük,
ansiklopedi veya başka bir başvuru eserinde, jenerik ad izlenimi verecek şekilde
yayımlanması durumunda, marka sahibinin talebi üzerine yayımcı, yayımın talebi takip eden
ilk baskısında markanın tescilli bir marka olduğunu belirtmek suretiyle yanlışlığı düzeltir.
Ticari vekil veya temsilci adına tescilli markanın kullanımının yasaklanması
MADDE 11- (1) Marka sahibinin izni olmadan ticari vekili veya temsilcisi adına
marka tescilinin yapılması halinde, marka sahibi kullanım için yetki vermemiş ise ve ticari
vekil veya temsilcinin haklı bir gerekçesi yoksa, marka sahibi, markasının kullanımının
yasaklanmasını yetkili mahkemeden talep edebilir.
Marka tescilinden doğan hakların kapsamında istisna
MADDE 12- (1) Marka sahibi, markasının, üçüncü kişiler tarafından, dürüstçe ve
ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak, ticari hayatın gidişatı içinde, aşağıda belirtilen
biçimlerde kullanmasını engelleyemez;
a) Kendi adı veya adresini belirtmek,
b) Malların veya hizmetlerin türü, kalitesi, miktarı, kullanım amacı, değeri, coğrafi
kaynağı, üretim veya sunuluş zamanı veya bunların diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda
bulunmak,
c) Özellikle aksesuar, yedek parça gibi, malların ya da hizmetlerin kullanım amacını
göstermek bakımından zorunluluk bulunan hallerde marka olarak kullanmak.
d) Yurtdışında tescilli marka sahipleri, aynı markanın Türkiye’de bir başkası adına,
kendi markalarının tescilinden sonraki bir tarihte tescile bağlanması halinde, bu markayı
taşıyan malları, sadece ihraç amacıyla ve Türkiye’de piyasaya sunmamak ve hak sahibine
üretim ve ihracata ilişkin bilgi ve belgeleri ibraz etmek şartlarıyla, Türkiye’de ürettirebilir ve
stoklayabilir. Bu hükme aykırı davranan yurtdışında tescilli marka sahiplerine karşı, tescilli
bir markadan doğan haklar ileri sürülebilir.
Marka tescilinden doğan hakların tüketilmesi
MADDE 13- (1) Marka sahibi tarafından veya onun izni ile markayı taşıyan malların
Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra marka sahibi, markanın bu mallarla ilgili olarak
kullanılmasını yasaklayamaz.
(2) Marka sahibinin, malın piyasaya sunulmasından sonraki ticaretine karşı çıkma
hususunda haklı nedenlerinin bulunduğu hallerde, özellikle malların piyasaya sunulmasından
sonra durumlarının değiştirildiği ya da bozulduğu hallerde üçüncü kişilerin ticari amaçlı
kullanımlarını önleme yetkisi vardır.
5Markanın kullanılması
MADDE 14- (1) Marka sahibi tarafından, markanın tescil edildiği mallar veya
hizmetlerle ilgili olarak kullanımına, markanın tescil edildiğinin Gazetede yayımlandığı
tarihten itibaren beş yıl içinde haklı bir neden olmadan başlanılmaması veya bu kullanıma
beş yıl kesintisiz ara verilmesi halinde, markanın hükümsüzlüğüne yetkili mahkemece karar
verilir.
(2) Aşağıda belirtilen durumlar markayı kullanma kabul edilir;
a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeksizin farklı unsurlarla kullanılması,
b) Markanın Türkiye’de yalnız ihracat amacıyla mal ya da ambalajlarında
kullanılması,
c) Markanın, marka sahibinin izni ile üçüncü kişi tarafından kullanılması,
ç) Bir garanti markası veya ortak markanın, markayı kullanmaya yetkili kişilerden
sadece biri tarafından kullanılması.
İKİNCİ KISIM
Marka Başvurusu
BİRİNCİ BÖLÜM
Başvuru Şartları, Başvurunun Bölünmesi, Geri Çekilmesi ve Sınırlandırılması
Tescil mercii
MADDE 15- Bir markanın tescilinde yetkili merci Enstitüdür. Tescil başvurusu her
marka için ayrı ayrı yapılır.
Başvuru şartları
MADDE 16- (1) Marka tescil başvurusu aşağıda belirtilen unsurları içerir;
a) Şekli ve kapsamı Yönetmelikte belirtilen, başvuru sahibi veya vekili tarafından
imzalanmış tescil talebi,
b) Başvuru sahibinin adı, uyruğu ve adresi,
c) Başvuru vekil aracılığı ile yapılıyorsa vekilin adı ve adresi,
ç) Markanın yayıma ve çoğaltmaya elverişli örneği,
d) Markanın kullanılacağı malların ve/veya hizmetlerin listesi,
e) Başvuru sahibi, başka bir devletde yapmış olduğu önceki tarihli bir başvuruya
dayanan rüçhan hakkından yararlanmak istiyorsa, bu yöndeki beyanı,
f) Başvuru sahibi mal ve/veya hizmetlerin markayla birlikte bir sergide teşhirinden
kaynaklanan korumadan yararlanmak istiyorsa, bu yöndeki beyanı,
g) Başvuru ortak marka ya da garanti markası için yapılmış ise noter tasdikli teknik
şartname,
ğ) Marka örneğinde Latin alfabesi dışında harf veya harfler kullanılmış ise bunların
Latin alfabesindeki karşılığı,
h) Başvuru ücretinin ödendiğini gösterir belge,
ı) İlave sınıf veya sınıfların ücretinin ödendiğini gösterir belge,
i) Başvuruda rüçhan hakkı beyan edilmiş ise, rüçhan hakkı beyanı ücretinin ödendiğini
gösterir belge.
(2) Birinci fıkrada sayılan unsurlar, Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü
Kuruluş Anlaşmasına taraf veya karşılıklık ilkesini uygulayan devletlerin resmi dillerinden
birinde verilirse, bunların Türkçe tercümelerinin başvuru talebine eklenmesi gerekir.
6 (3) Başvuru tarihi, yukarıda sayılan unsurlardan bu Kanunun 25 inci maddesi uyarınca
uyarınca verilmesi zorunlu olanların, Enstitüce teslim alındığı gün, saat ve dakika itibarıyla
kesinlik kazanır.
(4) Başvuruya ilişkin usul ve esaslar Yönetmelikle düzenlenir.
(5) Enstitü, başvuruda yer alan unsurların doğruluğundan makul nedenlerle şüphe
etmesi halinde, başvurunun incelenmesi aşamasında Enstitüye delil sunulmasını isteyebilir.
Sınıflandırma
MADDE 17- (1) Tescil başvurusu yapılan markanın üzerinde kullanılacağı mal
ve/veya hizmetlerin Nice Anlaşmasına göre sınıflandırılmasına ilişkin esaslar ile başvuru
ücretinin kapsayacağı sınıf veya sınıflara ilişkin esaslar Yönetmelikle düzenlenir.
(2) Enstitü başvuru dilekçesinde yer alan mallar, hizmetler ve sınıf numaraları
üzerinde gerekli düzenlemeleri yapma yetkisine sahiptir.
(3) Mal ve hizmet listesinin Yönetmelikte belirtilen esaslara uygun olmaması halinde,
Enstitü, yapılacak düzenlemeler için başvuru sahibinden sınıflandırma listesi düzenleme
ücretini talep eder. Ücretin iki aylık süre içinde ödenmemesi halinde başvuru yapılmamış
sayılır ve ödenen ücretler Enstitüye gelir kaydedilir.
(4) Bir marka tescil başvurusunda, mal ve/veya hizmetlerin aynı sınıflarda yer aldıkları
gerekçesiyle bunların birbirlerine benzer oldukları ya da mal ve/veya hizmetlerin ayrı
sınıflarda yer aldıkları gerekçesiyle bunların birbirlerine benzer olmadıkları kabul edilemez.
Marka başvurusunun bölünmesi
MADDE 18- (1) Bir marka tescil başvurusu, tescil edilene kadar, başvuru sahibinin
yazılı talebi üzerine ve bölünme ücretinin ödenmesi koşuluyla, iki veya daha fazla sayıda
başvuruya bölünebilir ve ilk başvurunun kapsamındaki mal ve/veya hizmetler bölünmüş
başvurular arasında dağıtılabilir. Başvurunun yayımlanmasından sonra gerçekleşen bölünme
de ayrıca yayımlanır.
(2) Bölünmüş başvurular, ilk başvurunun başvuru tarihini ve varsa rüçhan hakkını
korurlar. Bölünmüş başvurular tekrar birleştirilemezler.
(3) Başvurunun bölünmesi talebi, aşağıdaki hallerde kabul edilmez;
a) Bölünmesi talep edilen başvurunun yayımına itiraz halinde, itiraza konu olan mal
ve/veya hizmetlerin bölünmüş tek bir başvuruda kalmaması durumu,
b) Bölünmesi talep edilen başvurunun Enstitünün ret kararına konu olması halinde,
itiraza konu olan mal ve/veya hizmetlerin bölünmüş tek bir başvuruda kalmaması durumu,
c) Bölünme talebinin reddini gerekli kılan haklı nedenlerin varlığı.
(4) Kabul edilmeyen bölünme taleplerinde ücret iade edilmez.
Başvurunun geri çekilmesi veya sınırlandırılması
MADDE 19- (1) Marka tescil başvurusu, başvuru sahibi tarafından, markanın tescil
edilmesinden önce, ücretinin ödenmesi ve Yönetmelikte belirtilen esaslara uyulması
koşuluyla geri çekilebilir veya kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin bir kısmı açısından
sınırlandırılabilir.
(2) Başvurunun geri çekilmesi veya sınırlandırılması, söz konusu işlemler Enstitüce
gerçekleştirildiği tarihten itibaren hüküm doğurur. Başvurunun yayımlanmasından sonra
gerçekleşen geri çekme veya sınırlandırma Bültende yayımlanır. Başvuru üzerindeki hak
sahiplerinin izni olmadıkça, başvuru sahibi başvurusunu geri çekemez veya sınırlandıramaz.
(3) Birinci fıkrada belirtilen taleplerin vekil aracılığıyla yapılabilmesi için
vekaletnamenin bu konulardaki yetkiyi açıkça belirtmesi ve vekaletnamedeki müvekkil
imzasının, noter tarafından tasdik edilmesi zorunludur.
7İKİNCİ BÖLÜM
Rüçhan Hakkı
Uluslararası sözleşmelere dayanan başvurulardan doğan rüçhan hakları
MADDE 20- (1) Paris Sözleşmesine ve Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına
taraf olan devletlerden birinin uyruğunda olan veya bu devletlerden birinin uyruğunda
olmamakla birlikte onlardan birinde ikametgahı veya işler durumda ticari müessesesi bulunan
gerçek veya tüzel kişiler veya kanuni halefleri, bu devletlerin herhangi birinde yetkili
mercilere bir markanın tescili için usulüne uygun olarak yaptıkları başvuru tarihinden itibaren
altı ay süreyle, aynı marka ve kapsamındaki aynı mal ve/veya hizmetler için tescil belgesi
almak üzere Türkiye’de başvuru yapma konusunda rüçhan hakkından yararlanırlar. Rüçhan
hakkından yararlanılabilmesi için ilk başvuru yapılan devletin yetkili makamından rüçhan
hakkı belgesi alınmasışarttır. Bu süre içinde kullanılmayan rüçhan hakları düşer.
(2) Birinci fıkrada belirtilen süre içinde, rüçhan hakkına dayanılarak başvuru yapıldığı
takdirde, rüçhan hakkının doğduğu tarihten itibaren, üçüncü kişiler tarafından yapılacak,
rüçhan hakkına konu olan tescil başvurusunun mal ve/veya hizmetler itibarıyla kapsamındaki
başvurular ve bunlar adına yapılacak marka tescilleri hüküm ifade etmez.
(3) Birinci fıkrada belirtilen gerçek veya tüzel kişiler ile kanuni halefleri, Paris
Sözleşmesine taraf olmayan bir devlette yaptıkları usulüne uygun marka tescil başvurusuna
dayanarak birinci fıkrada belirtilen esaslarla rüçhan hakkından yararlanırlar.
(4) İlk başvurunun konusunu oluşturan ve aynı devlette yapılan sonraki başvurunun
tarihi, sonraki başvurunun yapıldığı tarihten önceki başvurunun geri çekilmiş, terk edilmiş
veya kamunun incelemesine açılmaksızın ve herhangi bir hakkı saklı olmaksızın rüçhan hakkı
talebine dayanak oluşturmayacak bir biçimde reddedilmiş olması halinde, rüçhan hakkının
belirlenmesinde ilk başvuru sayılır. Bundan böyle önceki başvuru, rüçhan hakkı talebine
temel teşkil etmez.
(5) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen gerçek
veya tüzel kişiler hakkında da yukarıda belirtilen hükümler uygulanır.
(6) Yabancı bir devlette yapılacak marka tescil başvurusunda kullanılmak üzere
Enstitüden talep edilen rüçhan hakkı belgesi, talep üzerine ve rüçhan hakkı belgesi düzenleme
ücretinin ödenmesi koşuluyla verilir.
Sergilerde sergilemeden doğan rüçhan hakları
MADDE 21- (1) Tescil başvurusuna konu markanın kullanılacağı malları veya
hizmetleri Türkiye’de açılan ulusal veya uluslararası sergilerde ya da Paris Sözleşmesine taraf
devletlerde açılan resmi veya resmi olarak tanınan sergilerde markayla birlikte sergileyen ve
markanın tasdikli örneğini ibraz eden bu Kanunun 3 üncü maddesinde yazılı gerçek veya
tüzel kişiler, sergideki sergileme tarihinden itibaren altı ay içinde, Türkiye’de aynı markanın
tescili için başvuru yapma konusunda rüçhan hakkından yararlanırlar.
(2) Tescil başvurusunda gösterilen markanın kullanılacağı mallar veya hizmetler,
sergide görünür şekilde resmi açılış tarihinden önce markayla birlikte sergilenmişse, rüçhan
süresi, malların sergi yerine konulduğu veya hizmetin sergilendiği tarihten itibaren başlar.
(3) Türkiye’de açılan sergilerin düzenleyicileri, tescil başvurusundaki bir markanın
kullanılacağı mallarını veya hizmetlerini sergileyenlere, sergiledikleri malların veya
hizmetlerin türlerini açıkça belirten ve malın veya hizmetin markayla birlikte sergide görünür
şekilde sergilendiği tarih ile serginin resmi açılış tarihini gösterir bir belgeyi verirler.
8 (4) Yabancı devletlerde sergilenen mallar veya hizmetler için de, serginin açıldığı
devletteki serginin düzenleyicileri tarafından, üçüncü fıkrada belirtilen hususları içeren bir
belgenin verilmesi şarttır.
(5) Başvurusu yapılmış veya tescil edilmiş bir markanın kullanılacağı malların,
Türkiye’de açılan sergilerde sergilenmesine ve sergi bittikten sonra devletine geri
gönderilmesine engel olunmaz.
(6) Bir sergide sergilenmiş, tescil başvurusu bulunan veya tescilli bir markanın
kullanılacağı mallar veya hizmetler ile ilgili olarak birden çok başvuru yapılmışsa, bu
durumda bu malları veya hizmetleri ilk sergileyen kişi, aynı zamanda sergilenmesi halinde
ise, ilk başvuruda bulunan kişi rüçhan hakkından yararlanır.
Rüçhan hakkının hüküm ve sonuçları
MADDE 22- (1) Bu Kanunun 20 nci ve 21 inci maddeleri hükümleri uyarınca rüçhan
hakkının hüküm ve sonuçları, rüçhan hakkının talep edildiği başvurunun tarihi itibarıyla
doğar.
Rüçhan hakkının talep edilmesi ve belgelendirilmesi
MADDE 23- (1) Başvuru sahibi, yararlanmak istediği rüçhan hakkı çeşidini başvuru
ile birlikte, beyan ücretini ödeyerek belirtir. İlgili rüçhan hakkı belgesini, başvuru tarihinden
itibaren üç ay içinde vermediği takdirde rüçhan hakkından yararlanma beyanı yapılmamış
sayılır. Alınan rüchan hakkı beyan ücreti Enstitüye gelir kaydedilir.
(2) Sergilerde teşhir hakkına dayalı olarak alınmış bir rüçhan, bu Kanunun 20 nci
maddesine göre verilen rüçhan süresini uzatmaz.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Tescil İşlemleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Başvurunun İncelenmesi
Hızlı inceleme talebi
MADDE 24- (1) Başvuru sahibi, talep edilmesi ve ücretinin ödenmesi koşuluyla hızlı
incelemeden yararlanabilir. Hızlı inceleme ücretinin ödenmemesi halinde talep yapılmamış
sayılır.
Şekli inceleme ve eksikliklerin giderilmesi
MADDE 25- (1) Marka tescil başvurusunun bu Kanunun 16 ncı maddesinde
belirtilen koşullara ve Yönetmeliğe uygun bir şekilde yapılmadığı hallerde; Enstitü başvuru
sahibine bildirimde bulunarak eksiklikleri gidermesi için iki aylık süre verir.
(2) Ancak; bu Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d), (h) ve
uygulanabilir hallerde; (e), (f), (g), (ı) ve (i) bentlerinde belirtilen unsurlar başvuru anında
verilmiş ise başvuru, bunların Enstitüce teslim alındığı gün, saat ve dakika itibarıyla kesinlik
kazanır. Bu unsurlar başvuru anında verilmez veya belirtilen şartlara uygun bulunmaz ise
eksikliklerin giderilmesi için Enstitü tarafından birinci fıkrada belirtilen süre verilir. Bu
durumda tescil başvurusu, eksikliklerin giderildiği ve bu unsurların Enstitüce teslim alındığı
gün, saat ve dakika itibarıyla kesinlik kazanır.
(3) İkinci fıkrada belirtilenler dışında kalan, ancak bu Kanunun 16 ncı maddesi
uyarınca verilmesi gereken diğer unsurlarda eksiklik olması halinde, bu eksikliklerin birinci
fıkrada belirtilen süre içinde giderilmesi gerekir. Ancak bu eksiklikler başvuru tarihinin
kesinleşmesine etki etmez.
9 (4) Verilen süre içinde eksiklikleri tamamlanmayan marka tescil başvurusu yapılmamış
sayılır ve bu tür başvurularda ödenen ücretler Enstitüye gelir kaydedilir. Ancak rüçhan hakkı
beyan edilmekle beraber buna ilişkin eksikliklerin giderilmemesi veya rüçhan hakkı
belgesinin bu Kanunun 23 üncü maddesinde belirtilen süre içinde Enstitüye teslim
edilmemesi, sadece rüçhan hakkının kaybına neden olur.
(5) Enstitü nezdinde işlem yapma yetkisine sahip olan vekil, yaptığı marka tescil
başvurusu ile birlikte vekâletnamesini vermemiş ise vekâletnamenin Enstitüye verilmesi için,
marka başvuruları için tescil aşamasında iki ay süre verilir. Vekilin, Enstitüde, başvuru sahibi
adına başvuru yapma yetkisini içeren, önceden verilmiş bir vekâletnamesi mevcut ise,
vekilin başvuru sırasında veya vekâletnamenin verilmesi için tanınan iki aylık süre içinde,
yaptığı işlemin dayanağı olan vekâletnameye atıfta bulunması zorunludur. Bu süre içinde
vekâletname verilmez veya önceden verilmiş vekâletnameye atıfta bulunulmaz ise;
a) Başvuru sahibinin Türkiye’de ikametgâhı veya gerçek ve işler durumda ticari bir
müessesesi varsa bildirimler ve işlemler başvuru sahibi adına yürütülür.
b) Başvuru sahibinin Türkiye’de ikametgâhı veya gerçek ve işler durumda ticari bir
müessesesi yoksa başvuru sahibine yeni bir vekil ataması için iki aylık süre verilir. Anılan
sürede yeni ve yetkili bir vekil atanarak, vekaletnamenin Enstitüye gönderilmemesi
durumunda, başvuru işlemden kaldırılır. Bu durumda başvuru sahibine yeni bir bildirim
yapılmaz ve alınan ücret Enstitüye gelir kaydedilir.
(6) Kesinleşmiş bir marka tescil başvurusuna ilişkin olarak, talepte bulunulması ve ön
yazı düzenleme ücretinin ödenmesi koşulu ile başvuruda bulunulduğuna ilişkin yazı başvuru
sahibine veya vekiline verilir.
(7) Rüçhan hakkı beyan edilmişse, Enstitü tarafından bu Kanunun 20 nci, 21 inci ve 22
nci maddeleri hükümlerine göre ayrıca inceleme yapılır.
Başvuru yapma hakkı açısından inceleme
MADDE 26- (1) Bu Kanunun 3 üncü maddesi kapsamına girmeyen gerçek veya tüzel
kişilerin başvurusu reddedilir.
Resen incelenen red nedenleri açısından inceleme
MADDE 27- (1) Başvuru şartları eksiksiz şekilde yerine getirilen marka tescil
başvurusu ile ilgili olarak, başvuru kapsamında bulunan mallar veya hizmetlerin bir kısmının
veya tamamının, bu Kanunun 7 nci maddesi hükmüne uygun bulunmadığı sonucuna varılırsa,
başvuru bu mallar veya hizmetler bakımından kısmen veya tamamen reddedilir.
(2) Markanın ayırt edici olmayan bir unsur içerdiğinin tespit edilmesi ve bu unsurun
markada yer almasının marka koruması kapsamında şüpheye yol açabilecek olması halinde,
Enstitü, inhisari hak sağlamayan bu tür unsurları, başvurunun Bültende yer alan yayımında ve
tescil belgesi üzerinde açıkça belirtir. Bu şekilde yapılan yayım kararına karşı başvuru sahibi,
bu Kanunun 32 nci maddesine göre itiraz edebilir.
İKİNCİ BÖLÜM
Başvurunun Yayımlanması, Görüş ve İtirazlar
Başvurunun yayımlanması
MADDE 28- (1) Başvuru şartları eksiksiz bir şekilde yerine getirilmiş ve bu Kanunun
26 ncı ve 27 nci maddeleri hükümlerine göre reddedilmemiş bir marka tescil başvurusu,
Bültende yayımlanır.
(2) Ancak, marka tescil başvurusunun yayımlanmasından sonra, başvurunun kısmen
veya tamamen reddine karar verilirse, bu karar da ayrıca yayımlanır.
10Üçüncü kişilerin görüşleri
MADDE 29- (1) Marka tescil başvurusunun yayımlanmasından sonra üç ay içinde,
herhangi bir gerçek veya tüzel kişi ya da üreticileri, imalatçıları, hizmetleri sağlayanları,
tacirleri veya tüketicileri temsil eden dernek, oda veya birlikler, bu Kanunun 7 nci maddesinin
birinci fıkrasının (b) ve (ı) bentleri hariç diğer bentleri kapsamında, markanın tescil
edilemeyeceğini belirten yazılı ve gerekçeli görüşlerini Enstitüye sunabilirler. Ancak bu
kişiler, Enstitü nezdinde işlemlere taraf olamazlar.
(2) Enstitü, gerekli gördüğü hallerde birinci fıkrada belirtilen üçüncü kişilerin
görüşlerini başvuru sahibine gönderir ve bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde bu görüşlere
karşı beyanda bulunmalarını ister.
(3) Enstitü, üçüncü kişilerin görüşlerini bu Kanunun 7 nci maddesinin birinci
fıkrasının (b) ve (ı) bentleri hariç diğer bentleri kapsamında değerlendirir, doğruluğuna kanaat
getirirse yayım kararını değiştirir ve bu kararı Bültende yayımlar.
Yayıma itiraz
MADDE 30- (1) Tescil başvurusu yapılmış bir markanın, bu Kanunun 7 nci
maddesinin (b) ve (ı) bentleri ile 8 inci maddesi hükümlerine göre tescil edilmemesi
gerektiğine ilişkin itirazlar, ilgili kişiler tarafından, marka tescil başvurusunun yayımından
itibaren üç ay içinde yazılı olarak yapılır.
(2) İtiraz sahibi, itiraz gerekçelerini ve itirazını destekleyen delillerini itiraz anında
vermemiş ise birinci fıkrada belirtilen süre içinde bunları Enstitüye teslim edebilir. İtiraz
gerekçelerinin bu süre içinde teslim edilmemesi halinde yayıma itiraz yapılmamış sayılır.
(3) Enstitü, bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde, ek delil sunulmasını itiraz
sahibinden isteyebilir. Bu süre içinde istenilen ek delillerin Enstitüye verilmemesi halinde
itiraz mevcut bilgi ve belgeler kapsamında değerlendirilir.
(4) İtirazın değerlendirilmesi için, itiraz ücretinin, birinci fıkrada belirtilen süre içinde
ödenmesi ve ödemeyi gösterir belge ile Yönetmelikte belirtilen diğer belgelerin aynı süre
içinde Enstitüye teslim edilmesi gerekir.
Yayıma itirazın incelenmesi
MADDE 31- (1) Yayıma itirazlar incelenirken, tarafların itiraz ve karşı görüşleri
gerek görülen sıklıkta birbirlerine iletilerek, bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde
sunulmak üzere yazılı görüşleri istenebilir. Görüşlerin istenilen sürede Enstitüye teslim
edilmemesi halinde itiraz, mevcut delillere göre değerlendirilir. Ayrıca Enstitünün uygun
görmesi halinde, taraflar uzlaşmaya da davet edilebilir.
(2) Yayıma itirazın incelenmesi neticesinde markanın, başvuruda bulunulan mallar
veya hizmetlerin bir kısmı veya tamamı için tescil olunamayacağı sonucuna varılırsa, başvuru
bu mallar veya hizmetler bakımında kısmen veya tamamen reddedilir. Aksi halde itirazın
reddine karar verilir.
Karara itiraz
MADDE 32- (1) Enstitü tarafından alınacak kararlardan zarar gören kişiler, kararın
bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde yazılı olarak itiraz edebilirler. Alınan kararlarla ilgili
işlemlere taraf diğer kişiler de itiraz etme hakkına sahiptirler.
(2) Nihai karar niteliği taşımayan ve bağımsız olarak itiraz edilmesine izin verilmeyen
kararlara karşı ancak nihai kararla birlikte itiraz edilebilir.
11(3) İtiraz sahibi, itiraz gerekçelerini ve itirazını destekleyen delilleri itiraz anında
vermemiş ise birinci fıkrada belirtilen süre içinde bunları Enstitüye teslim edebilir. İtiraz
gerekçelerinin bu süre içinde teslim edilmemesi halinde karara itiraz yapılmamış sayılır.
(4) Ayrıca Enstitü, bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde, ek delil sunulmasını
itiraz sahibinden isteyebilir. Bu süre içinde istenilen ek delillerin Enstitüye teslim edilmemesi
halinde itiraz mevcut bilgi ve belgeler kapsamında değerlendirilir.
(5) İtirazın değerlendirilmesi için, itiraz ücretinin, birinci fıkrada belirtilen süre içinde
ödenmesi ve ödemeyi gösterir belge ile Yönetmelikte belirtilen diğer belgelerin aynı süre
içinde Enstitüye teslim edilmesi gerekir.
Değiştirme kararı
MADDE 33- (1) Karara itirazın, haklılığının ve doğruluğunun belirlenmesi halinde,
karar değiştirilir.
(2) Kararın değiştirilmemesi halinde itiraz, herhangi bir yorumda bulunulmadan
Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kuruluna gönderilir.
Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu incelemesi
MADDE 34- (1) Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu, bildirim tarihinden
itibaren bir ay içinde, taraflardan ek delillerini sunmalarını veya itirazlara ilişkin karşı
görüşlerini bildirmelerini isteyebilir.
(2) Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu yapacağı inceleme ve değerlendirme
sonucunda, itiraz hakkında Enstitünün nihai kararını verir.
İtiraz ücretinin mahsup ve iadesi
MADDE 35- (1) Marka tescil başvuruları ile ilgili olarak alınan kararlara karşı yapılan
itirazların incelenmesi için alınan ücret, itiraz kabul edildiği takdirde, marka tescil belgesi
düzenleme ücretine mahsup edilir. Aksi hallerde ücret iadesi yapılmaz.
Kararlara karşı dava açılması
MADDE 36- (1) Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun itirazlar ile ilgili
olarak verdiği nihai kararlara karşı, kararın bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde, Ankara
Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde dava açılabilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Tescil, Koruma Süresi ve Yenileme
Tescil
MADDE 37- (1) Bu Kanun ve Yönetmelik hükümlerine göre başvurusu eksiksiz
yapılmış veya eksiklikleri giderilmiş, süresi içinde hakkında itiraz yapılmamış veya yapılan
itiraz reddedilmiş ve süresi içinde tescil belgesi düzenleme ücretinin ödendiğini gösterir belge
dahil noksan evrakları Enstitüye teslim edilmiş bir başvuru, tescil edilerek Sicile kaydedilir ve
Gazetede yayımlanır. Başvuru sahibine verilmek üzere, Marka Tescil Belgesi düzenlenir.
(2) Noksan evrakların teslimi, bu Kanunun 85 inci maddesindeki ek süre prosedürü
çerçevesinde yapılmasına rağmen, tescil belgesi düzenleme ücreti, noksan tebligat yazısında
bildirilen sürede ödenmişse bu ücret, ek süre talep ücretinden mahsup edilir.
(3) Sicil kaydında; marka örneği, başvuru tarihi, marka tescil numarası, markanın
kullanılacağı mallar veya hizmetlerin listesi, mal veya hizmetlerin sınıf veya sınıfları, marka
sahibinin ve varsa vekilinin adı, soyadı, uyruğu, adresi, tescil tarihi, marka üzerindeki bütün
değişiklikler ve Yönetmelikte belirtilen diğer hususlar yer alır. Sicil kaydı yapılan marka, bu
unsurları kapsar biçimde Gazetede yayımlanır.
12 (4) Sicil alenidir. Talep edilmesi ve ücretinin ödenmesi koşuluyla Sicil örneği verilir.
Henüz tescil edilmemiş bir marka tescil başvurusu örneği, ücretinin ödenmesi koşuluyla ve
Bültende ilan edildikten sonra, ilan edilen bilgileri kapsayacak biçimde verilir.
(5) Devir, intikal, unvan veya nev’i değişiklikleri, marka tescil belgesinin kaybı gibi
benzeri hallere ilişkin olarak, talep üzerine tescil belgesinin yeniden düzenlenerek marka
sahibine gönderilebilmesi için tescil belgesi düzenleme ücretinin ödendiğini gösterir belgenin
teslim edilmesi gerekir.
Markanın koruma süresi
MADDE 38- (1) Tescilli markanın koruma süresi başvuru tarihinden itibaren on
yıldır. Bu süre, onar yıllık dönemler halinde yenilenir.
Yenileme
MADDE 39- (1) Koruma süresi sona eren marka, sahibinin veya vekilinin talebi ve
yenileme ücretinin ödenmesi koşuluyla yenilenir.
(2) Enstitü, marka sahibini ve marka üzerinde Sicile kaydedilmiş bir hakka sahip
bulunan herhangi bir kimseyi, koruma süresinin sona erme tarihinden makul bir süre önce,
koruma süresinin dolmakta olduğu konusunda bilgilendirebilir. Ancak bu bilgilendirmenin
yapılmamış olması Enstitüye herhangi bir sorumluluk getirmez.
(3) Yenileme talebinin, koruma süresinin sona erdiği ayın son gününde biten, altı aylık
süre içinde yapılması ve aynı süre içinde yenileme ücretinin ödenmesi gerekir. Bu süre içinde
yenileme talebinin yapılmaması veya yenileme ücretinin ödenmemesi halinde, yenileme
talebi, koruma süresinin sona erdiği ayın son gününü izleyen günden başlayan altı aylık ilave
süre içinde, ek bir ücretin ödenmesi koşuluyla da yapılabilir.
(4) Marka, yenileme ücretinin yanı sıra mal/hizmet çıkarma ücretinin de ödenmesi
koşuluyla, tescil kapsamında bulunan mal ve/veya hizmetlerin bir kısmı için de yenilenebilir.
(5) Yenileme, önceki koruma süresinin sona erdiği günden itibaren hüküm ifade eder.
Yenileme Sicile kaydedilir ve yayımlanır.
(6) Üçüncü fıkrada belirtilen süreler içinde yenilenmeyen markalara ilişkin marka
hakkı, koruma süresinin bittiği günü izleyen gün sona erer.
(7) Yenileme talebinin içerdiği herhangi bir beyan veya unsurun doğruluğu konusunda
haklı nedenlerle şüpheye düşülmesi halinde Enstitü delil sunulmasını isteyebilir.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Hukuki İşlemler, Değişiklikler ve Düzeltmeler
BİRİNCİ BÖLÜM
Marka Tescilinden Doğan Haklarla İlgili Hukuki İşlemler
Marka hakkının hukuki işlemlere konu olması
MADDE 40- (1) Tescilli bir marka, devredilebilir, diğer şekillerde mülkiyet
değişikliğine konu olabilir, miras yolu ile intikal edebilir, kullanma hakkı lisans konusu
olabilir, rehin ve haciz edilebilir.
(2) Tescilli bir marka ile ilgili olarak yapılacak sağlararası işlemler yazılı şekle tabi
olup ücretinin ödenmesi ve Yönetmelikte belirtilen hususların yerine getirilmesi koşuluyla
Sicile kaydedilir ve Gazetede yayımlanır.
(3) Markaya ilişkin mülkiyet değişikliği sonucunu doğuran hukuki işlemler, Sicile
kaydedilmediği sürece, Enstitü tarafından hak sahibine yapılacak bildirimlerde mevcut Sicil
kaydı dikkate alınır.
13Devir
MADDE 41- (1) Marka, teşebbüsten bağımsız olarak tescil edildiği mal veya
hizmetlerin tümü veya bir kısmı için devredilebilir.
(2) Bir teşebbüsün aktif ve pasifleri ile birlikte devri, aksi kararlaştırılmamışsa,
teşebbüse ait markaların da devrini kapsar. Bu hüküm teşebbüsün devrine ilişkin taahhüt
hakkında da uygulanır.
(3) İkinci fıkra hükmü ile markanın bir ticaret şirketine sermaye olarak konması veya
marka hakkının bir mahkeme kararı veya cebri icra marifetiyle yapılan satış sonucu intikal
etmesi halleri hariç, devir sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve taraflarca imzalanması
zorunludur.
(4) Devir belgelerinden, markanın devri nedeniyle, tescil edildiği mal veya hizmetlerin
niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı ile ilgili olarak halkın yanılgıya sevk edilme ihtimalinin
bulunduğu açıkça anlaşılıyor ise devir alan, markanın tescilini, halkı yanılgıya düşürmeyecek
mal veya hizmetlere ilişkin olarak sınırlandırmayı kabul etmediği takdirde Enstitü devri Sicile
kaydetmez.
(5) Devir, taraflardan birinin ilgili markanın tescil numarası ile yapılacak değişikliği
belirtir imzalı talebi, Yönetmelikte belirtilen belgelerin teslim edilmesi ve ücretinin ödenmesi
ile Sicile kaydedilir ve Gazetede yayımlanır.
(6) Tescilli bir markanın devri sırasında aynı markanın veya ayırt edilemeyecek
derecede benzerinin, aynı veya halkı yanılgıya düşürecek derecede benzeri mallar veya
hizmetler için başka marka tescillerinin bulunması halinde, bu markaların da devredilmesi
şarttır.
(7) Devir Sicile kaydedilmediği sürece devralan, marka tescilinden doğan hakları
üçüncü kişilere karşı ileri süremez. Ancak, devir sözleşmesinin yapıldığı tarihten sonra marka
üzerinde hak iktisap eden üçüncü kişi, hakkı iktisap ettiği tarihte devir sözleşmesinin yapılmış
olduğunu biliyorsa, devir Sicile kaydedilmeden önce de bu kimselere karşı ileri sürülebilir.
(8) Devrin Sicile kaydı talebi ile ilgili olarak herhangi bir belgenin doğruluğundan
şüpheye düşülmesi halinde Enstitü delil sunulmasını isteyebilir.
Rehin
MADDE 42- (1) Tescilli bir marka, teşebbüsten bağımsız olarak, rehnedilebilir. Rehin
sözleşmesinin yazılışekilde yapılması ve taraflarca imzalanması zorunludur.
(2) Rehin, taraflardan birinin ilgili markanın tescil numarasını belirtir imzalı talebi,
Yönetmelikte belirtilen belgelerin teslim edilmesi ve ücretinin ödenmesi ile Sicile kaydedilir
ve Gazetede yayımlanır.
(3) Rehin Sicile kaydedilmediği sürece rehin alan, bu hakkını üçüncü kişilere karşı
ileri süremez. Ancak, rehin sözleşmesinin yapıldığı tarihten sonra marka üzerinde hak iktisap
eden üçüncü kişi, hakkı iktisap ettiği tarihte rehin sözleşmesinin yapılmış olduğunu biliyorsa,
rehin Sicile kaydedilmeden önce de bu kimselere karşı ileri sürülebilir.
(4) Rehin hakkı konusunda, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, 22/11/2001
tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
Haciz
MADDE 43- (1) Tescilli bir marka, teşebbüsten bağımsız olarak haczedilebilir.
(2) Haciz Sicile kaydedilir ve Gazetede yayımlanır.
(3) Haciz konusunda, 9/6/1932 tarih ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun ve
21/6/1953 tarih ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun ilgili
hükümleri uygulanır.
14Lisans
MADDE 44- (1) Tescilli bir markanın kullanım hakkı, tescil edildiği mal veya
hizmetlerin bir kısmı veya tamamı için ulusal sınırların bütünü içinde veya bir kısmında
geçerli olacak şekilde lisans sözleşmesine konu olabilir. Lisans sözleşmesinin yazılı şekilde
yapılması ve taraflarca imzalanması zorunludur.
(2) Lisans, inhisari lisans veya inhisari olmayan lisans şeklinde verilebilir. Aksi
sözleşmede kararlaştırılmamışsa, lisans inhisari değildir ve lisans veren markayı kendi
kullanabileceği gibi, üçüncü kişilere de aynı markaya ilişkin başka lisanslar verebilir. İnhisari
lisansda ise lisans veren başkasına lisans veremez ve hakkını açıkça saklı tutmadıkça kendisi
de markayı kullanamaz.
(3) Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa lisans sahipleri, lisanstan doğan haklarını
üçüncü kişilere devredemez veya alt lisans veremez.
(4) Lisans veren, lisans alan tarafından üretilecek malın veya sunulacak hizmetlerin
kalitesini garanti altına alacak önlemleri alır. Lisans alanın, lisans sözleşmesinin; lisans
süresini, marka örneğini, markanın kullanılacağı malların veya hizmetlerin kapsamını,
kullanımın söz konusu olacağı bölgeyi ve lisans alan tarafından üretilecek malların veya
sunulacak hizmetlerin kalitesini belirleyen hükümlerine uyması zorunludur. Aksi takdirde
marka sahibi, tescilli bir markadan doğan haklarını, lisans alana karşı ileri sürebilir.
(5) Lisans, taraflardan birinin ilgili markanın tescil numarasını belirtir imzalı talebi,
Yönetmelikte belirtilen belgelerin teslim edilmesi ve ücretinin ödenmesi ile Sicile kaydedilir
ve Gazetede yayımlanır.
(6) Lisans Sicile kaydedilmediği sürece lisans alan, bu hakkını üçüncü kişilere karşı
ileri süremez. Ancak, lisans sözleşmesinin yapıldığı tarihten sonra marka üzerinde hak iktisap
eden üçüncü kişi, hakkı iktisap ettiği tarihte lisans sözleşmesinin yapılmış olduğunu biliyorsa,
lisans Sicile kaydedilmeden önce de bu kimselere karşı ileri sürülebilir.
(7) Lisans sözleşmelerinde, bu Kanuna ve konuya ilişkin diğer kanunlara aykırı
hükümler bulunamaz. Lisans sözleşmelerine ilişkin ileride kabul edilecek yasal düzenlemeler,
önceden yapılmış lisans sözleşmeleri üzerinde de etkili olur ve sözleşmenin, bunlara aykırı
hükümleri geçersiz sayılır.
Ticari vekil veya temsilci adına tescilli markanın devri
MADDE 45- (1) Marka sahibinin izni olmadan, ticari vekili veya temsilcisi adına
marka tescilinin yapılması halinde, ticari vekil veya temsilcinin haklı bir gerekçesi yoksa,
marka sahibi, söz konusu tescilin kendine devredilmesini yetkili mahkemeden talep edebilir.
Hukuki işlemlerin başvurulara uygulanması
MADDE 46- (1) Bu Kanunun 40 ıncı, 41 inci, 42 nci, 43 üncü ve 44 üncü maddeleri
hükümleri marka tescil başvuruları hakkında da uygulanır ve başvuru yayımlanmış ise söz
konusu işlem de Bültende yayımlanır.
İKİNCİ BÖLÜM
Değişiklikler ve Düzeltmeler
İsim, unvan, adres veya nev’i değişiklikleri
MADDE 47- (1) Marka sahibinin isim, unvan, adres veya nev’inin değiştiği hallerde
bu değişiklik, ilgili markanın tescil numarası ile yapılacak değişikliği belirtir talep,
Yönetmelikte belirtilen belgelerin teslim edilmesi ve ücretinin ödenmesi ile Sicile kaydedilir
ve Gazetede yayımlanır.
(2) Birinci fıkra hükmü marka başvurularına da uygulanır ve başvurunun
yayımlanmasından sonra gerçekleşen değişiklikler Bültende yayımlanır.
15(3) Değişikliğin aynı kişiye ait birden fazla başvuru veya tescil ile ilgili olduğu
hallerde, talep edilen değişikliğin her bir başvuru ve tescil için aynı olması koşuluyla tek bir
talep yapılması yeterlidir.
(4) Birinci fıkrada bahsedilen değişikliklerin, marka sahibinin yeni bir marka
başvurusu sırasında tespit edilmesi halinde Sicilde adına kayıtlı bulunan tescil ve başvuruların
tamamı üzerinde bu değişikliklerin yapılması gerekir.
(5) İsim, unvan, adres veya nev’i değişiklikleri Sicile kayıt edilmediği sürece Enstitü
tarafından hak sahibine yapılacak bildirimlerde mevcut Sicil kaydı dikkate alınır.
(6) Değişiklik talebinde yer alan herhangi bir beyanın doğruluğundan haklı nedenlerle
şüpheye düşülmesi halinde Enstitü delil sunulmasını isteyebilir.
Hataların düzeltilmesi
MADDE 48- (1) Başvuru sahibi veya vekili tarafından yapılan, Sicile, belgelere,
yazışmalara, Bültene veya Gazeteye yansımış olan, başvuru sahibinin ismine, unvanına ve
adresine ilişkin hatalar ile ifade veya kopyalama hatalarının ve aşikar hataların düzeltilmesine
ilişkin talep, marka örneğinin değişikliğe uğramaması ve mal ve/veya hizmet listesinin
genişlememesi koşuluyla, ilgili markanın başvuru veya tescil numarası, düzeltilecek hata ile
yapılacak düzeltmeyi içermesi ve ücretinin ödenmesi halinde yerine getirilir.
(2) Düzeltmenin aynı kişiye ait birden fazla başvuru veya tescil ile ilgili olduğu
hallerde, hatanın ve talep edilen düzeltmenin her bir başvuru ve tescil için aynı olması ve ilgili
tüm başvuru ve tescil numaralarının talepte beyan edilmesi koşuluyla tek bir talep yapılması
yeterlidir. Ancak düzeltme talep edilen her başvuru veya tescil için ayrı ayrı ücret ödenir.
(3) Birinci fıkrada belirtilen koşullara uygun olmayan düzeltme taleplerinde ücret
iadesi yapılmaz.
(4) İddia edilen hatanın gerçekten var olup olmadığı konusunda haklı nedenlerle
şüpheye düşülmesi halinde Enstitü delil sunulmasını isteyebilir.
(5) Enstitü, birinci fıkrada belirtilen hususlar ile ilgili olarak kendi yaptığı hataları
re’sen veya talep üzerine ücret almadan düzeltir.
BEŞİNCİ KISIM
Markanın Hükümsüzlüğü ve Marka Hakkının Sona Ermesi
BİRİNCİ BÖLÜM
Markanın Hükümsüzlüğü
Hükümsüzlük nedenleri
MADDE 49- (1) Aşağıdaki hallerde markanın hükümsüz sayılmasına yetkili mahkeme
tarafından karar verilir;
a) Marka, bu Kanunun 7 nci maddesinin hükümleri ihlal edilmek suretiyle tescil
edilmiş ise,
b) Marka, bu Kanunun 8 inci maddesinin hükümleri ihlal edilmek suretiyle tescil
edilmiş ise,
c) Başvuru sahibi, marka tescil başvurusunu kötü niyetle yapmış ise,
ç) Marka sahibi, markanın tescil edildiği mallar veya hizmetlerle ilgili olarak
kullanımına, markanın tescil edildiğinin Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren beş yıl içinde
haklı bir neden olmadan başlamamış veya bu kullanıma kesintisiz beş yıl ara vermiş ise,
Beş yıllık sürenin dolması ile davanın açıldığı tarih arasında markanın tescil edildiği
mallar veya hizmetlerle ilgili olarak kullanımına başlanıldığı hallerde markanın
hükümsüzlüğü istenemez. Beş yıllık sürenin dolmasından sonra, ancak hükümsüzlük
16başvurusunun yapılmasından önceki üç ay içinde başlayan kullanma, marka sahibinin dava
açılacağını öğrenmesinden sonra gerçekleşmiş ise dikkate alınmaz.
d) Marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak
marka, tescil edildiği mallar veya hizmetler için yaygın bir ad haline gelmiş ise,
e) Marka sahibinin veya yetkili kıldığı kişinin kullanımı sonucunda marka, tescil
edildiği malların veya hizmetlerin niteliği, kalitesi, üretim yeri ve coğrafi kaynağı konusunda
halkta yanlış anlama olasılığını doğuruyor ise,
f) 57 nci maddeye aykırı kullanım var ise,
g) Marka sahibi, bu Kanunun 3 üncü maddesinde belirtilen koşulları kaybetmiş ise.
(2) Hükümsüzlük nedenleri markanın tescil edildiği mallar veya hizmetlerin bir
bölümüne ilişkin bulunuyorsa, markanın yalnızca o mal veya hizmet ile ilgili olarak
hükümsüzlüğüne karar verilir.
(3) Bir marka, bu Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (c) ve (d) bentlerine
aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetlere
ilişkin olarak tescilden sonra ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz.
Hükümsüzlük talebi ve zamanaşımı
MADDE 50- (1) Markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden, zarar gören kişiler,
Cumhuriyet Savcıları, Enstitü veya ilgili resmi makamlar isteyebilir.
(2) Markanın hükümsüzlüğü davası, Sicile marka sahibi olarak kayıtlı kişiye karşı
açılır. Bu davalarda Enstitüye husumet yöneltilemez. Açılan dava, Sicile marka üzerinde hak
sahibi olarak kayıtlı kişilere ihbar olunur.
(3) Bu davalar, bu Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b)
bentlerinde belirtilen nedenlerin öğrenilmesinden itibaren beş yıllık ve herhalükarda markanın
tescil edildiğinin Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren on yıllık zamanaşımı süresine
tabidir. Bu davalar, bu Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c), (ç), (d), (e), (f) ve
(g) bentlerinde belirtilen hallerde herhangi bir süreye tabi değildir.
Hükümsüzlüğün etkisi
MADDE 51- (1) Bu Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c)
bentleri uyarınca markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde bu karar, markanın
koruma süresinin başladığı tarihten itibaren etkili olup marka hakkına bu Kanun ile sağlanan
koruma hiç doğmamış sayılır.
(2) Bu Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç), (d), (e), (f) ve (g) bentleri
uyarınca markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde ise bu karar, hükümsüzlük
talebinin yapıldığı tarihten itibaren etkilidir. Ancak bu nedenlerin, daha önceki bir tarihte
doğmuş olduğunun bilinmesi halinde ve talep üzerine, hükümsüzlük kararının bu tarihten
itibaren etkili olacağına da karar verilebilir.
(3) Marka sahibinin ağır ihmalinden veya kasıtlı olarak hareket etmesinden zarar
görenlerin tazminat talepleri saklı kalmak üzere, hükümsüzlüğün geriye dönük etkisi
aşağıdaki durumları etkilemez;
a) Hükümsüzlük kararından önce, markaya tecavüz nedeniyle açılan bir davada
verilen kesinleşmiş kararlar,
b) Hükümsüzlük kararından önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler. Ancak
sözleşme gereği ödenmiş bedeller koşullar elverdiğince hakkaniyet gereği kısmen ya da
tamamen geri istenebilir.
(4) Bir markanın hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş karar, herkese karşı hüküm
doğurur. Hükümsüzlük kararının kesinleşmesinden sonra marka Sicilden terkin edilir ve
durum Gazetede yayımlanır.
17İKİNCİ BÖLÜM
Marka Hakkının Sona Ermesi
Marka hakkının sona ermesi
MADDE 52- (1) Marka hakkı;
a) Koruma süresinin dolması ve markanın süresi içinde yenilenmemesi,
b) Marka sahibinin marka hakkından vazgeçmesi,
nedenlerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer.
(2) Koruma süresinin dolması ve markanın süresi içinde yenilenmemesi hali bu
durumun gerçekleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.
Marka hakkından vazgeçme ve marka hakkının sınırlandırılması
MADDE 53- (1) Marka sahibi, ücretinin ödenmesi ve Yönetmelikte belirtilen esaslara
uyulması koşuluyla, marka hakkından vazgeçebileceği gibi, markanın üzerinde kullanılacağı
malların ve/veya hizmetlerin bir kısmından da vazgeçmek suretiyle marka hakkını
sınırlandırabilir.
(2) Marka sahibi, sicile kayıtlı hak sahiplerinin izni olmadıkça, marka hakkından
vazgeçemez veya marka hakkını sınırlandıramaz.
(3) Vazgeçme veya sınırlandırma, Sicile kayıt tarihi itibarıyla hüküm doğurur ve
Gazetede yayımlanır.
(4) Birinci fıkrada belirtilen taleplerin vekil aracılığıyla yapılabilmesi için,
vekaletnamenin bu konudaki yetkileri açıkça belirtmesi ve vekaletnamedeki müvekkil
imzasının, noter tarafından tasdik edilmesi zorunludur.
ALTINCI KISIM
Garanti Markaları ve Ortak Markalar
Garanti markası veya ortak marka teknik şartnamesi
MADDE 54- (1) Bir garanti markasının veya ortak markanın tescili için başvuru ile
birlikte markanın kullanılma usul ve şeklini gösterir bir teknik şartnamenin verilmesi
zorunludur.
(2) Garanti Markası Teknik Şartnamesi, markanın garanti ettiği mal veya hizmetlerin
ortak özellikleri, markanın kullanılma usulleri, markanın kullanma hakkının verilmesinden
sonra denetimlerin nasıl ve hangi sıklıkta yapılacağı ile teknik şartnameye aykırı kullanma
halinde uygulanacak müeyyideler hakkında hükümler içerir.
(3) Garanti markasının, marka sahibinin veya marka sahibine iktisaden bağlı olan bir
teşebbüsün mal veya hizmetlerinde kullanılması yasaktır.
(4) Ortak Marka Teknik Şartnamesinde, ortak markayı kullanmaya yetkili olan
teşebbüsler de belirtilir. Ortak markanın tescili ve ortak marka hakkından vazgeçilmesi için
ortak marka sahipleri birlikte hareket ederler.
(5) Ortak markanın yenilenmesi için ortaklardan birinin başvurması yeterlidir. Ortak
markayı ayrı ayrı kullanmaya yetkili olan marka sahipleri tek başlarına dava açmaya da
yetkilidirler.
18Teknik şartnamenin değiştirilmesi
MADDE 55- (1) Teknik şartnamede yapılacak değişiklikler, Enstitü tarafından
onaylanmadıkça uygulanamaz.
(2) Bu Kanunun 54 üncü maddesinin ikinci ve dördüncü fıkralarına veya kamu
düzenine yahut genel ahlaka aykırı değişiklik talepleri, Enstitü tarafından reddedilir.
Kanuna aykırı teknik şartname
MADDE 56- (1) Teknik şartname, Bu Kanunun 54 üncü maddesinde belirtilen şartları
içermediği takdirde, teknik şartnamede gerekli değişikliklerin yapılması, Enstitü tarafından
marka sahibine bildirilir. Marka sahibi bildirim tarihinden itibaren altı ay içinde gerekli
değişiklikleri yapmaz ve teknik şartnameyi düzeltmez ise, garanti markası veya ortak
markanın tescil talebi reddedilir. Alınan ücret Enstitüye gelir kaydedilir.
Teknik şartnameye aykırı kullanma
MADDE 57- (1) Garanti markasının veya ortak markanın devamlılık arz eder biçimde
teknik şartnameye aykırı olarak kullanılmasını engellemek için marka sahibi gerekli önlemleri
almaz ve zarar gören kişiler, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili resmi makamlardan birinin
başvurusu üzerine mahkemece tanınacak süre içinde söz konusu aykırı kullanım düzeltilmez
ise tanınan süre sonunda markanın mahkeme tarafından hükümsüzlüğüne karar verilir.
Devir ve lisans
MADDE 58- (1) Garanti markasının veya ortak markanın devri veya bir ortak
markada lisans verilmesi, Sicile kayıt halinde geçerlidir.
YEDİNCİ KISIM
Marka Hakkına Tecavüz ve Tecavüz Halinde Davalar
BİRİNCİ BÖLÜM
Marka Hakkına Tecavüz
Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller
MADDE 59- (1) Aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılır;
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı bu Kanunun 9 uncu maddesinde belirtilen
biçimlerde kullanmak,
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini
kullanmak suretiyle markayı taklit etmek,
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın
taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan
ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için
gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde
bulundurmak,
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu
hakları üçüncü kişilere devretmek.
İKİNCİ BÖLÜM
Hukuk Davaları
Marka sahibinin talepleri
MADDE 60- (1) Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, mahkemeden,
aşağıdaki taleplerde bulunabilir;
19a) Marka hakkına tecavüzün önlenmesi, durdurulması ve/veya giderilmesi, tecavüzün
durdurulmasına dair mahkeme kararına uyulmasını sağlamak amacıyla karara uymamanın
karşılığı olarak tecavüz devam ettiği sürece tecavüz eden tarafından cezai mahiyette bir
ödeme yapılmasına karar verilmesi,
b) Kusur varsa maddi ve manevi zararın tazmini,
c) Marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren
ürünler ile bunların üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araç, cihaz, makine gibi
vasıtalara el konulması,
ç) Uygun olduğu takdirde, (c) bendi uyarınca el konulan ürünler ile araç, cihaz ve
makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması,
d) Marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, bu
çerçevede masrafların tecavüz edene ait olmaması için çok özel nedenler mevcut olmadığı
takdirde masraflar tecavüz edene ait olmak üzere, özellikle (c) bendi uyarınca el konulan
ürünler ile araç, cihaz ve makineler üzerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına
tecavüzün önlenmesi için, kaçınılmaz ise imhası,
e) Marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları
tecavüz eden tarafından karşılanarak ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya ilan yoluyla
duyurulması.
2) Birinci fıkranın (ç) bendi uyarınca el konulan ürünler ile araç, cihaz ve makineler
üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması talebinin tazminat talebi ile birlikte yapılması
halinde bunların değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değer, kabul edilen tazminatı aştığı
zaman, marka sahibinin fazlayı karşı tarafa ödemesi gerekir.
Tazminat
MADDE 61- (1) Marka sahibinin izni olmaksızın, marka taklit edilerek üretilen
ürünü üreten, satan, dağıtan veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkaran veya bu amaçlar
için gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutan veya ticari amaçla elde
bulunduran kişi, kusurlu ise neden olduğu zararı tazmin etmekle yükümlü olur.
(2) Taklit markayı herhangi bir şekilde kullanan kişi, marka sahibinin markanın
varlığından ve tecavüzden kendisini haberdar etmesi ve tecavüzü durdurmasını talep etmesi
halinde veya kullanmanın kusurlu bir davranış teşkil etmesi halinde, neden olduğu zararı
tazmin etmekle yükümlü olur.
Zararı kanıtlayan belgeler
MADDE 62- (1) Marka sahibi, markasının izni olmaksızın taklit edilerek kullanılması
sonucunda uğradığı zarar miktarının belirlenmesi için markanın kullanılması ile ilgili
belgelerin verilmesini, tazminat davasının açılabilmesi için gerekli şartların oluştuğu hallerde,
tazminat ödemekle yükümlü olan kişiden talep edebilir.
Yoksun kalınan kazanç
MADDE 63- (1) Marka sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybın değerini değil,
ayrıca marka hakkına tecavüz dolayısıyla yoksun kalınan kazancı da kapsar.
(2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören marka sahibinin seçimine bağlı olarak,
aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır;
a) Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın
kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre,
b) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmakla elde ettiği net kazancına göre,
c) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun
şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre.
20 (3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle markanın ekonomik önemi ve
tecavüz sırasında markaya ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi gibi etkenler göz önünde
tutulur.
Yoksun kalınan kazancın artırımı
MADDE 64- (1) Marka üzerinde tasarruf yetkisi olan kişi, yoksun kalınan kazancın
hesaplanmasında, bu Kanunun 63 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a), (b) veya (c)
bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birini seçmişse; mahkeme, ürünün satışında
markanın ekonomik bakımdan önemli bir katkısının bulunduğu kanaatine vardığı takdirde,
kazancın hesaplanmasında makul bir payın daha eklenmesine karar verir.
(2) Markanın, ilgili ürüne ekonomik bakımdan önemli bir katkısının olduğunun kabul
edilebilmesi için, ilgili ürüne olan talebin oluşmasında markanın belirleyici etken olduğunun
anlaşılmış olması gerekir.
Markanın itibarı
MADDE 65- (1) Marka hakkına tecavüz eden tarafından markanın kötü veya uygun
olmayan bir şekilde kullanılması sonucunda, markanın itibarı zarara uğrarsa, marka sahibi, bu
gerekçeyle, ayrıca tazminat isteyebilir.
Dava açılamayacak kişiler
MADDE 66- (1) Marka sahibi, marka hakkına tecavüz eden tarafından piyasaya
sürülmüş ürünleri kişisel ihtiyacı ölçüsünde elinde bulunduran veya kullanan kişilere karşı, bu
Kanunun bu bölümünde yer alan davaları açamaz.
Zamanaşımı
MADDE 67- Marka hakkına tecavüzden doğan özel hukuka ilişkin davalarda,
zamanaşımı süresi için 22/4/1926 tarih ve 818 sayılı Borçlar Kanununun 60 ıncı maddesi
hükmü uygulanır.
Lisans sahibinin dava açması ve şartları
MADDE 68- (1) Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa, inhisari lisans sahibi, üçüncü
bir kişi tarafından marka sahibinin marka hakkına tecavüz edilmesi halinde, marka sahibinin
bu Kanun uyarınca açabileceği davaları, kendi adına açabilir. Aksi sözleşmede
kararlaştırılmamışsa, inhisari olmayan lisans sahibinin dava açma hakları yoktur.
(2) Birinci fıkra hükümlerine göre marka hakkına tecavüz dolayısıyla dava açma hakkı
olmayan bir lisans alan, noter vasıtasıyla yapacağı bir bildirimle, gereken davayı açmasını
marka sahibinden isteyebilir. Marka sahibinin, bu talebi kabul etmemesi veya bildirimin
alındığı tarihten itibaren üç ay içinde gerekli davayı açmaması halinde, lisans sahibi yaptığı
bildirimi de ekleyerek kendi adına dava açabilir ve açılan dava marka sahibine ihbar olunur.
(3) Lisans sahibi ciddi bir zarar tehlikesi karşısında ise, ikinci fıkrada belirtilen sürenin
bitiminden önce, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. İhtiyati tedbir
kararı alınmasından sonra dava açılması hakkında 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununun 109 uncu maddesi hükmü uygulanır.
(4) Üçüncü bir kişi tarafından marka hakkına tecavüz edilmesi durumunda, lisans
sahipleri, tecavüz nedeniyle uğradıkları zararın giderilmesi amacıyla, marka sahibinin açacağı
davaya katılmaya yetkilidir.
21Marka hakkına tecavüzün mevcut olmadığı hakkında dava ve şartları
MADDE 69- (1) Menfaati olan herkes, marka tescil başvurusu veya marka sahibine
karşı dava açarak, fiillerinin marka hakkına tecavüz teşkil etmediğine karar verilmesini talep
edebilir.
(2) Birinci fıkrada belirtilen davanın açılmasından önce, kendisinin Türkiye’de
giriştiği veya girişeceği sınai faaliyeti sonucu üretilen ürünlerde veya sağlanan hizmetlerde
kullanacağı markanın, başkasına ait marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediği hakkında,
marka sahibinden görüşlerini bildirmesi noter aracılığı ile talep edilir.
(3) Marka sahibinin, bu talebin kendisine tebliğinden itibaren bir ay içinde cevap
vermemesi veya verilen cevabın menfaat sahibi kişi tarafından kabul edilmemesi halinde,
menfaat sahibi birinci fıkraya göre dava açabilir.
(4) Birinci fıkrada belirtilen dava, marka hakkına tecavüzden dolayı kendisine karşı
dava açılmış bir kişi tarafından açılamaz.
(5) Dava, Sicile kayıtlı tüm hak sahiplerine tebliğ edilir.
(6) Bu maddede belirtilen dava, markanın hükümsüzlüğü davasıyla birlikte de
açılabilir.
Delillerin tespiti ve muhafazası talebi
MADDE 70- (1) Marka hakkına tecavüzü ileri sürmeye yetkili olan kişi, bu haklara
tecavüz sayılabilecek olaylara ilişkin delillerin tespitini ve muhafazasını mahkemeden talep
edebilir.
(2) Mahkeme tarafından delillerin muhafazasına ilişkin karar kaldırıldığında veya bu
karar talep sahibinin herhangi bir eylemi veya ihmali nedeniyle ortadan kalktığında ya da
dava sonunda tecavüz tehdidi veya tecavüz olmadığına karar verildiğinde, delillerin
muhafazası nedeniyle davalının uğradığı zararın tazmin edilebilmesi amacıyla talep sahibi
tarafından teminat yatırılmasına karar verilebilir.
İhtiyati tedbir talebi
MADDE 71- (1) Marka hakkına tecavüzü ileri sürmeye yetkili kişiler, kendilerinden
makul olarak temini beklenebilecek nitelikteki, marka hakkına tecavüz edecek şekilde
markanın kullanılmakta olduğunu veya kullanılması için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını
gösteren delilleri sunmaları şartıyla, dava sonucunda verilecek hükmün etkinliğini temin
etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilirler.
(2) İhtiyati tedbir talebi, dava açılmadan önce veya dava ile birlikte veya daha sonra
yapılabilir. İhtiyati tedbir talebi, davadan ayrı olarak incelenir.
İhtiyati tedbirin niteliği
Madde 72- (1) İhtiyati tedbirler, verilecek hükmün etkinliğini tamamen sağlayacak
nitelikte olmalı ve özellikle aşağıda belirtilen tedbirleri kapsamalıdır;
a) Marka hakkına tecavüz teşkil edecek şekilde markanın kullanılması için yapılan
ciddi ve etkin çalışmaların durdurulması,
b) Marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulması,
c) Marka hakkına tecavüz edilerek üretilen veya gümrükçe onaylanmış bir işlem veya
kullanıma tabi tutulan ürünlere veya bunların imalinde kullanılan vasıtalara Türkiye sınırları
içinde, gümrükler, serbest liman ve bölgeler de dahil olmak üzere bulundukları her yerde el
konulması ve bunların saklanması,
ç) Herhangi bir zararın doğması ihtimaline karşılık teminat verilmesi.
d) Marka hakkına tecavüz olduğuna karar verilmesi halinde hak sahibinin zararının
tazminini güvence altına almak amacıyla, davalının taşınır ve taşınmaz mal varlığına el
konulması, banka hesaplarının bloke edilmesi.
22Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanması
MADDE 73- Tespit talepleri ve ihtiyati tedbirler ile ilgili olarak bu Kanunda hüküm
bulunmayan hususlarda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.
Gümrüklerde el koyma
MADDE 74- (1) Marka sahibinin marka hakkına tecavüz oluşturan ürünlerin ve
bunların imalinde kullanılan vasıtaların gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi
tutulması halinde bu ürünlere ve vasıtalara gümrüklerde, serbest liman ve bölgelerde el
koyma ile ilgili hususlarda gümrük mevzuatı hükümleri uygulanır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Cezai Hükümler
Marka hakkına ilişkin cezai hükümler
Madde 75- (1) Marka hakkına tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satan, satışa
sunan, depolayan, gümrükçe onaylanmış bir işlem ya da kullanıma tabi tutan, bir yerden
başka bir yere taşıyan veya her ne şekilde olursa olsun ticari amaçla elinde bulunduran kişi,
altı aydan üç yıla kadar hapis ve onbin günden yirmibeşbin güne kadar adli para cezası ile
cezalandırılır. Ancak, tecavüz edilen marka kullanılarak üretilmiş malı veya hizmeti satan,
satışa sunan, depolayan, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutan, bir yerden
başka bir yere taşıyan veya her ne şekilde olursa olsun ticari amaçla elinde bulunduran kişi,
bu malı veya hizmeti nereden temin ettiğini bildirerek üretenlerin ortaya çıkarılmasını
sağlarsa, hakkında cezanın yarısına hükmolunur.
(2) Bir eşya veya ambalajı üzerine konulmuş marka koruması olduğunu belirten
işareti, yetkisi olmadan kaldıran kişi, iki aydan bir yıla kadar hapis veya ikibin günden dörtbin
güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(3) Hak sahibi olmadığı veya üzerinde tasarruf yetkisi bulunmadığı halde, devretmek,
lisans vermek veya rehnetmek suretiyle marka üzerinde tasarrufta bulunan kişi, altı aydan iki
yıla kadar hapis ve onbin günden onbeşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Tescilli bir marka sahibi olmadığı halde, tescilli bir marka sahibi olduğu anlamına
gelecek yazı, işaret veya ifadeleri kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin
günden onbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(5) Yukarıdaki fıkralarda sayılan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi halinde, bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(6) Yukarıdaki fıkralarda sayılan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete
bağlıdır. Şikayet, dava zamanaşımı süresi içinde olmak şartıyla fiil ve failden haberdar olma
tarihinden itibaren altı ay içinde yapılır.
(7) Davacı, temin edilebilir olması halinde orijinal ürünü, aksi takdirde ayırt edilebilir
nitelikte görüntü veya fotoğrafını şikayet anında ibraz eder. Cumhuriyet Savcısı, arama
kararında bilirkişi görevlendirir ve bilirkişi, dosyaya sunulmak üzere, arama sırasında olayın
niteliğine göre görüntü veya fotoğraf çekimi yapar.
(8) Yukarıdaki fıkralarda sayılan suçlarla ilgili 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunundaki uzlaşma
yöntemleri, Savcılık tarafından gerekli işlemler yapılmış olmak koşuluyla mahkemece,
iddianamenin kabulünden sonra uygulanmaz.
(9) Birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarda belirtilen suçlarla ilgili olarak marka hakkı
sahibi ile 68 inci maddede belirtilen koşulları sağlayan lisans sahipleri, dördüncü fıkrada
belirtilen suçlarla ilgili olarak ise Enstitü, 18/5/2004 tarih ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununa veya 7/6/2005 tarih ve 5362 sayılı Esnaf ve
23Sanatkarlar Kanununa tabi kuruluşlar ve tüketici dernekleri şikayet hakkına sahiptir.
Şikayetten her aşamada vazgeçilebilir. Hükmün kesinleşmesinden sonra şikayetten
vazgeçildiğinde hüküm bütün cezai sonuçları ile ortadan kalkar. Şikayetten vazgeçme
nedeniyle davanın düşmesi veya cezanın ortadan kaldırılması halinde, müdahil ve sanık veya
hükümlü, yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
(10) Suçun işlendiğinin sabit olması halinde, mahkeme el konulan malların müsaderesi
yerine, mülkiyetinin marka hakkına tecavüz edilen kişiye devrine karar verebilir. Ancak
bunun için marka hakkına tecavüz edilen kişinin talepte bulunması gerekir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Mahkemeler
Görevli ve yetkili mahkemeler
MADDE 76- (1) Bu Kanunda belirtilen davalarda görevli mahkeme; hukuk
davalarında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri, ceza davalarında ise soruşturma
evresinde koruma tedbirleri konusunda sulh ceza mahkemeleri, kovuşturma evresinde de fikri
ve sınai haklar ceza mahkemeleridir. Fikri ve sınai haklar hukuk ve ceza mahkemeleri tek
hakimli olarak görev yaparlar.
(2) Fikri ve sınai haklar hukuk ve ceza mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde asliye
hukuk ve asliye ceza mahkemelerinden hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak
görevlendirileceğini ve bu mahkemelerin yargı çevresini, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirler.
(3) Sulh ceza mahkemelerince verilen kararlara karşı itiraz, fikri ve sınai haklar ceza
mahkemesi bulunan yerlerde bu mahkemelere, bulunmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulunca ikinci fıkra gereğince görevlendirilen asliye ceza mahkemesine yapılır.
(4) Enstitünün bu Kanun hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak
davalarda ve Enstitünün kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Enstitü aleyhine açacakları
davalarda görevli ve yetkili mahkeme, Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir.
(5) Marka sahibi tarafından üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili
mahkeme, davacının ikametgahının olduğu veya tecavüz fiilinin gerçekleştiği veya tecavüz
fiilinin etkilerinin görüldüğü yerdeki mahkemedir.
(6) Davacının Türkiye’de ikamet etmemesi halinde yetkili mahkeme, Marka Vekilleri
Siciline kayıtlı vekilinin işyerinin bulunduğu yerdeki mahkeme, eğer vekillik kaydı silinmiş
ise Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir.
(7) Üçüncü kişiler tarafından marka başvurusu veya marka sahibi aleyhine açılacak
davalarda yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yerdeki mahkemedir. Marka
başvurusu veya marka sahibinin Türkiye’de ikamet etmemesi halinde altıncı fıkra hükmü
uygulanır.
(8) Birden fazla mahkemenin yetkili olduğu durumda, yetkili mahkeme, ilk davanın
açıldığı mahkemedir.
Hükmün ilanı
MADDE 77- (1) Dava sonucunda haklı çıkan taraf, haklı bir sebebin veya menfaatinin
bulunması halinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere, kesinleşmiş kararın günlük gazete
veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini talep edebilir.
(2) İlanın şekli ve kapsamı kararda tespit edilir. İlan talebi, kararın kesinleşmesinden
sonra üç ay içinde yapılabilir. Bu süreden sonra yapılan talep yapılmamış sayılır.
24SEKİZİNCİ KISIM
Madrid Protokolü Çerçevesinde Yapılan Marka Başvuruları
Uygulanacak hükümler
MADDE 78- (1) Bu Kısımda yer alan hükümler, Madrid Protokolü çerçevesinde
Enstitü vasıtasıyla Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı’na yapılacak uluslararası tescil başvuruları
ile bir uluslararası tescil başvurusunda Türkiye’nin belirlenen akit taraf olması sebebiyle
Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı tarafından Enstitü’ye gönderilen uluslararası marka tescil
başvurularına uygulanır.
Madrid Protokolü ve bu Kısımda düzenlenenler dışındaki hususlarda, Kanunun bu
Kısım dışındaki hükümleri, birinci fıkrada belirtilen iki halde de uygulama alanı bulur.
Enstitüye başvuru
MADDE 79- (1) Enstitüde tescilli veya başvuru halinde bulunan bir markaya
dayanılarak, Madrid Protokolü hükümleri çerçevesinde bir uluslararası tescil başvurusunun
veya uluslararası tescillerle ilgili herhangi bir talebin Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı’na
iletilmesinin istenmesi durumunda Enstitü, Madrid Protokolü hükümleri çerçevesinde gerekli
işlemleri yapar. Söz konusu taleplerin değerlendirmeye alınabilmesi için Yönetmelikte
belirtilen belgelerin ve söz konusu işleme dair Enstitüce alınan ücretin ve Dünya Fikri
Mülkiyet Teşkilatı’na ödenmesi gereken ücrete ait bilgilerin verilmesi zorunludur:
(2) Yönetmelikte belirtilen belgelerden herhangi birinin eksik olması üzerine Enstitü,
söz konusu eksikliğin giderilmesi için başvuru sahibine veya varsa vekile bildirimde bulunur
ve eksikliğin iki ay içinde giderilmesini talep eder. Belirtilen süre içinde eksiklik giderilmez
ise, talep usulden reddedilir ve alınan ücret iade edilmeyip Enstitüye gelir kaydedilir.
(3) Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı tarafından bildirilen ve Enstitü kanalıyla yerine
getirilmesi gereken uygunsuzluk bildirimlerine ilişkin hususlar, Yönetmelikle düzenlenir.
Uluslararası tescilin etkisi
MADDE 80- (1) Türkiye’nin belirlenen akit taraf olduğu bir uluslararası tescil,
başvuru tarihinden itibaren Enstitüye doğrudan yapılan başvuruyla aynı hüküm ve sonuçları
doğurur.
(2) Türkiye’nin belirlenen akit taraf olduğu ve Enstitü’nün Madrid Protokolünün 5 inci
maddesine istinaden red veya kısmi red bildiriminde bulunduğu hallerde, karara itiraz için
belirtilen iki aylık itiraz süresi, Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı’nın red veya kısmi red
bildirimini uluslararası başvuru sahibine gönderdiği tarihten itibaren on gün sonra işlemeye
başlar.
DOKUZUNCU KISIM
Çeşitli Hükümler
İşlem yetkisi olan kişiler
Madde 81- (1) Aşağıdaki kişiler bu Kanun ile ilgili konularda Enstitü nezdinde işlem
yapabilirler;
a) Gerçek kişiler,
b) Temsil hak ve yetkisine sahip bulunan gerçek kişiler tarafından temsil olunan tüzel
kişiler,
c) Marka vekilleri.
(2) İkametgâhı yurt dışında bulunan kişiler, marka vekili vasıtasıyla temsil edilir ve
marka tescil talebinin imzalanması dahil tüm işlemleri marka vekili vasıtasıyla yapılır.
25 (3) Marka vekili tayin edilmesi halinde, marka vekiline yapılan tebligat asile yapılmış
sayılır.
(4) Enstitü nezdinde vekillik yapma yetkisi olmayan kişilerin bu Kanun ile ilgili
konularda işlem yapması halinde, başvuru veya marka sahibinin Türkiye’de ikametgâhı varsa
bildirimler doğrudan başvuru veya marka sahibine yapılır. Başvuru veya marka sahibinin
Türkiye’de ikametgâhı yoksa, itiraza ilişkin hükümler saklı kalmak koşuluyla, başvuru veya
marka sahibine yeni bir vekil ataması için iki aylık süre verilir. Bu süre içinde vekil atanmaz
ise söz konusu işleme ilişkin talep geri çekilmiş sayılır, başvuru veya marka sahibine yeni bir
bildirim yapılmaz ve alınan ücret Enstitüye gelir kaydedilir.
(5) Vekilin azli veya vekillikten çekilmesi, ancak bu hususların Enstitüye bildirilmesi
halinde, Enstitü nezdinde hüküm ifade eder ve bu durumda dördüncü fıkra hükmü uygulanır.
Vekaletname
MADDE 82- (1) Enstitü nezdindeki işlemlerin vekil vasıtasıyla yürütülecek olması
halinde Enstitüye temsil yetkisini içeren usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletname
verilmesi şarttır.
(2) Vekaletname, içinde tanımlanan bir veya birden fazla başvuru ve/veya tescili veya
vekaletnameyi verenin belirlediği istisnalar saklı kalmak üzere müvekkilin mevcut ve gelecek
tüm başvuru ve/veya tescillerini kapsayacak şekilde verilebilir.
(3) Vekaletname, marka başvurusu ve/veya tescili ile ilgili olarak Enstitü nezdinde
yapılacak tüm işlemleri kapsayacak şekilde verilebileceği gibi vekaletnamede, vekilin yetkisi
belirli işlemlerle de sınırlandırılabilir.
(4) Enstitü nezdinde başvuru veya tescilden doğan haktan vazgeçilmesi işlemleri ile
kısmen veya tamamen bu sonuçları doğuracak işlemlerin vekil tarafından yapılabilmesi için,
vekaletnamenin bu konudaki yetkiyi açıkça belirtmesi ve vekaletnamedeki müvekkil
imzasının, noter tarafından tasdik edilmesi zorunludur. Enstitü nezdinde yapılan işlemler ile
ilgili olarak vekil tarafından yapılan herhangi bir bildirimde, vekilin yaptığı işlemin dayanağı
olan vekaletnameye atıfta bulunulması istenebilir.
(5) Vekaletname ile ilgili olarak Enstitü makul nedenlerle şüpheye düşerse, her türlü
delilin ibrazını isteyebilir.
(6) Vekalet bakımından bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, Borçlar Kanununun
ilgili hükümleri uygulanır.
Enstitü tarafından yapılacak bildirimler
MADDE 83- (1) Bu Kanun uyarınca Enstitü tarafından yapılacak bildirimler
muhataba iadeli taahhütlü mektupla yapılır.
(2) Enstitü tarafından yapılan bildirimlerin herhangi bir nedenle tebliğ edilememesi
durumunda, Enstitü tarafından yapılan bildirim, Yönetmelikte belirlenen usule uygun olarak,
elektronik ortamda ilan edilir. Söz konusu ilanı takip eden onuncu günün sonunda bildirimin
gerçekleştiği kabul edilir ve bu Kanunda belirtilen süreler bildirimin gerçekleştiği kabul
edilen bu tarihten itibaren işlemeye başlar.
Ücretler ve ödememenin sonuçları
MADDE 84- (1) Marka başvurusu ve tescil edilmiş bir marka ile ilgili ücretler,
başvuru veya marka sahibi veya varsa Marka Vekilleri Siciline kayıtlı vekili tarafından
ödenir.
(2) Marka başvurusu veya tescil edilmiş bir marka ile ilgili ödenmesi gereken ücretin,
bu Kanunda belirtilen esaslar ve süreler çerçevesinde ödenmemesi veya ödendiğini gösterir
belgenin bu süre içinde Enstitüye teslim edilmemesi halinde, marka başvurusu ve ilgili diğer
talepler geri çekilmiş kabul edilir.
26Sürelerin kaçırılması durumunda verilecek ek süre
Madde 85- (1) Üçüncü fıkrada belirtilen istisnalar saklı kalmak üzere, Enstitü
tarafından bir işlemin yerine getirilmesi için başvuru veya talep sahibine belirli bir süre
verildiği ve ilgili tarafın söz konusu süre içerisinde yükümlülüğünü yerine getirmediği
durumlarda; sürenin bittiği tarihten itibaren iki aylık süre içinde, başvuru veya talep sahibi
işlemin tamamlanması için bir aylık ek süre talebinde bulunabilir.
(2) Ek süre talebinin kabul edilebilmesi için, ek süre talep dilekçesinin, ek süre talebi
ücretinin ödendiğini gösterir belgenin ve Yönetmelikte belirtilen diğer belgelerin birinci
fıkrada belirtilen iki aylık süre içinde Enstitüye teslim edilmesi şarttır. Bir aylık ek süre, ilave
sürenin bittiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Aşağıda belirtilen hallerde ek süre verilmez;
a) Bu Kanunun 28 inci, 30 uncu ve 32 nci maddelerindeki üçüncü kişilerin
görüşlerinin sunulması, yayıma veya karara itiraz sürelerinin dolması,
b) Yayıma veya karara itirazların ya da üçüncü kişilerin görüşlerinin incelenmesi veya
Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu incelemesi sırasında verilen herhangi bir sürenin
dolması,
b) Yenileme talebinin yapılabileceği altı aylık ilave sürenin dolması,
a) Rüçhan hakkı belgesinin verilebileceği üç aylık sürenin dolması,
b) Ek sürenin talep edilebileceği iki aylık sürenin dolması,
ç) Aynı başvuru veya tescilde, aynı işleme ilişkin alınan ek sürenin dolması,
d) Sonuçları veya işlemlerin seyri bakımından, Enstitü dışındaki birden fazla tarafı
ilgilendiren işlemler,
e) Tescil edilmemiş bir başvuruya yeni bir başvuru tarihi verilmesi sonucunu
doğuracak işlemler.
(4) Ek süre talebinin ikinci ve üçüncü fıkrada yer alan hususlara uygun olmaması
halinde talep yapılmamış sayılır. Alınan ek süre talep ücreti Enstitüye gelir kaydedilir.
Tanınmış marka tespit talebi
Madde 86- (1) Talep edilmesi, Yönetmelikte belirtilen belgelerin teslim edilmesi ve
ücretinin ödenmesi koşullarıyla Enstitü, tescilli bir markanın, sektörel veya sektörel ayrımı
gözetmeksizin tüm sektörlerde Tanınmış Marka olup olmadığını, ilan edilen kriterler
çerçevesinde tespit eder. Enstitü her yıl yapacağı yayımla o yıl içinde tanınmış marka olarak
tespit ettiği markaları kamuya ilan eder.
(2) Enstitünün, tanınmışlığın tespitine ilişkin olarak aldığı karara karşı talep sahibi
veya tanınmış marka olarak tespit edilen markanın ilanına karşı üçüncü kişiler karara ve
yayıma itiraz prosedürleri çerçevesinde itiraz edebilirler.
(3) Tanınmış marka olarak tespit edilen bir markanın tanınmışlık süresi, tespit
talebinin Enstitü kayıtlarına girdiği tarihinden itibaren beş yıldır. Beş yılın sonunda,
tanınmışlığın tespitine ilişkin olarak alınan kararın devam etmesi isteniyorsa birinci fıkrada
belirtilen esaslarla yeniden başvuruda bulunulması gereklidir.
ONUNCU KISIM
Son Hükümler
Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 87- (1) 24/6/1995 tarih ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname ile değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır.
(2) Diğer kanunlarda 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnameye yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır.
27Yönetmelik
MADDE 88- (1) Bu Kanunda belirtilen Yönetmelik, bu Kanunun yayımı tarihinden
itibaren altı ay içinde Enstitü tarafından hazırlanarak yürürlüğe konulur.
Bu Kanun veya önceki kanun hükmünde kararname hükümlerinin uygulanması
Geçici MADDE 1- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış marka
tescil başvurularına, bu Kanun uygulanır. Şu kadar ki, 556 sayılı Markaların Korunması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin elverişli hükümler içermesi halinde hak sahibinin
bunların uygulanmasını talep etme hakkı vardır.
Mevcut yönetmeliğin uygulanması
Geçici MADDE 2- (1) Bu Kanunda belirtilen Yönetmelik yürürlüğe girinceye kadar
mevcut Yönetmeliğin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Yürürlük
MADDE 89- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 90- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
28GENEL GEREKÇE
Bir teşebbüsün imalâtını veya ticaretini yaptığı malları veya sunduğu hizmetleri, başka
teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işaret olarak
tanımlayabileceğimiz markanın temel fonksiyonu, sahibinin ürettiği mal veya hizmetleri
benzerlerinden ayırt etmesidir. Serbest piyasa ekonomisinde, bir işletmenin ürün ya da
hizmetleri, ancak benzerlerinden farklılaşabildiği ölçüde tüketicilerce tercih edilir. Bir
işletme ne kadar kaliteli ve makul fiyatla üretim yaparsa yapsın, bu ürünlerini bir marka
altında sunmadığı sürece, ürünleri benzer ürünlerden ayırt edilemeyecektir.
Modern ekonominin temel direklerinden olan marka, aynı zamanda fikri ve sınai
hakların da ana unsurlarındandır. Marka hakkının da içinde yer aldığı fikri ve sınai haklar
alanındaki düzenleme ve uygulamalar, ülkeler arasındaki ekonomik ilişkileri etkileyen önemli
faktörlerdendir. Ülkemiz açısından, özellikle sanayileşmiş ülkelerle ve Avrupa Birliği ile olan
ekonomik ve ticari ilişkilerin uyumlu bir şekilde yürümesinde fikri ve sınai haklar alanındaki
ulusal mevzuat ve uygulamalar önemlidir.
Ülkemizde markalar ile ilgili ilk düzenleme 1871 tarihli Alamet-i Farika Nizamnamesi
ile yapılmıştır. Bu nizamname 1888 tarihli Fabrikalar Mamulatı İle Eşyayı Ticariyeye Mahsus
Alameti Farikalara Dair Nizamname ile yürürlükten kaldırılmıştır. Her iki nizamnamenin de
kaynağı markalarla ilgili olarak Fransa’da 1857 yılında kabul edilen kanundur. Bilahare
3/3/1965 tarihli ve 551 sayılı Markalar Kanunu 12/3/1965 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
1980’li yıllarda, sınai mülkiyet haklarının çağdaş düzenlemelere göre yeniden
düzenlenmesi için çalışmalara başlanmıştır. Bu çalışmalara Avrupa Topluluğu-Türkiye
Ortaklık Konseyi’nin 6/3/1995 tarihli ve 1/95 sayılı kararından sonra hız verilmiştir. Anılan
kararda taraflar, fikri, sınai ve ticari mülkiyet haklarının yeterli ve etkin korunması ve
güçlendirilmesinin sağlanmasına verdikleri önemi ifade etmişlerdir. Kararın 29.2 nci maddesi
ve 8 sayılı Ekinde, Türkiye, Avrupa Topluluğu’nda yürürlükte bulunan koruma düzeyine eşit
koruma düzeyini teminat altına alarak fikri, sınai ve ticari mülkiyet haklarını etkin bir şekilde
korumayı taahüt etmiş, bu haklarla ilgili uluslar arası bazı anlaşmalara katılmayı üstlenmiş ve
ticaret ve hizmet markaları bakımından 89/104 sayılı Konsey Yönergesini esas alacağını
kabul etmiştir. Daha sonra, 8/6/1995 tarihli ve 4113 sayılı Kanunla Bakanlar Kurulu’na
Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi verilmiştir. 4113 sayılı Kanunun verdiği
yetkiye dayanılarak 24/6/1965 tarihinde 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname çıkarılmış olup 27/6/1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yaklaşık 135
yıllık bir geçmişe sahip olan Marka Hukukumuz, 556 sayılı KHK ile modern bir yapıya
kavuşmuştur.
556 sayılı KHK hazırlanırken, Avrupa Birliği ülkelerinin marka kanunlarının temelini
oluşturan 89/104 sayılı Topluluk Marka Yönergesi ve 40/94 sayılı Topluluk Marka Tüzüğü ve
uluslararası anlaşmalar esas alınmış ve böylelikle Avrupa Birliği ve diğer gelişmiş ülkelerle
tam uyumlu bir mevzuat hazırlanmasına çalışılmıştır. Yapılan çalışmalar başarıya ulaşmış ve
Türkiye’nin fikri ve sınai mülkiyet alanındaki mevzuatı 27 Kasım-01 Aralık 2000 tarihleri
arasında gerçekleştirilen TRIPs Konseyi’nde, TRIPs Anlaşmasına uyumlu bulunmuştur.
Markaların Korunması Hakkında 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname her ne
kadar modern ülke mevzuatlarıyla uyumlu olsa da, marka konusundaki mevzuatın kanunla
düzenlenmesi gerektiği düşünülerek, Türk Patent Enstitüsü’nde 556 Sayılı KHK’nın
revizyonu için tasarı oluşturma çalışmaları fasılasız devam etmiştir. Bu çalışmalar devam
29ederken Anayasa Mahkemesinin, 14/5/2004 tarih ve 25462 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan ve 556 sayılı KHK’nin 61 inci maddesinin (d) bendinin iptaline ilişkin kararı, 556
sayılı KHK’nın kanunlaştırılması çalışmalarına hız vermiştir. Zira, Anayasa Mahkemesinin
iptal kararının gerekçesi, Kanun Hükmünde Kararname ile suç veya ceza yaratılamayacağı,
suç ve cezanın kanunla düzenlenmesinin Anayasa hükmü gereği olmasıdır. Bunlara ilaveten,
kararda 61 inci maddenin (d) bendinin iptali hükmünün, kararın yayımından 1 yıl sonra
(14/5/2005) yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Markalar Kanunu Tasarısı hazırlanırken, 556 sayılı KHK’nın modern mevzuatlarla
uyumu dikkate alınmış ve KHK’nın özünün zedelenmemesine özellikle dikkat edilmiştir.
Bunun yanı sıra, tasarının bir yandan Türkiye’nin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun ve daha
iyi işleyebilecek bir sistemin oluşturulmasına hizmet etmesi, öte yandan taraf olduğumuz
uluslararası anlaşmalara uyumu amaçlanmıştır. Özellikle, 1/1/2005 tarihinde ülkemizde
uygulanmaya başlanan Marka Kanunu Antlaşması’na katılımımız ile 556 sayılı KHK’nın bazı
hükümlerinin değiştirilmesi ihtiyacı doğmuştur.
Marka Kanunu Antlaşmasının temel amacı ofis işlemlerinde akışın hızlandırılması,
gereksiz belge işlemlerinin kaldırılması, belgeye dayalı çalışmaların en aza indirilmesi ve
başvuru masraflarının azaltılmasıdır. Marka Kanunu Andlaşması ve onun eki olan Marka
Kanunu Andlaşması İle İlgili Yönetmelik’te marka başvurusu ve tescil işlemleri için üye
ülkelerin marka ofislerince yürütülen prosedürlerin uyumlaştırılması ve basitleştirilmesi
öngörülmektedir. Tasarı hazırlanırken Marka Kanunu Andlaşması’na uyum göz önüne
alınmıştır. Ayrıca, sınai mülkiyet hakları konusunda dünya konjonktüründeki gelişmelere
paralel olarak AB mevzuatı ve Dünya Ticaret Örgütü Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet
Hakları Anlaşması (TRIP’s) tekrar gözden geçirilmiştir. Zaman içindeki değişimlere uyum
sağlamak ve uygulamada görülen aksaklıkları gidermek amacıyla çeşitli ülkelerin ulusal
mevzuatlarından da yararlanılarak tasarıya bu günkü biçimi verilmiştir.
Tasarıda yapılan en önemli düzenlemelerden biri, Marka Kanunu Andlaşmasına uyum
çalışmaları çerçevesinde hazırlanan marka tescil başvurusunun bölünmesi prosedürü
olmuştur. Böylelikle birden çok mal ve/veya hizmet grubunda tescili talep edilen bir marka
tescil başvurusunun, itiraza konu olan bölümleri hariç tescil işlemlerinin devamına imkan
sağlanmıştır.
Tasarıdaki bir diğer önemli düzenleme, Marka Kanunu Andlaşmasına uyum
çalışmaları çerçevesinde başvuru veya tescil işlemleri sırasında talep edilecek belgelerin
asgariye indirilmesidir. Böylelikle hem Türk Patent Enstitüsünün iş yükü azalacak hem de
tescil işlemlerinde sürat arttırılarak marka sahibi olmak için gereken zaman azaltılacaktır.
Ancak bu düzenleme yapılırken söz konusu andlaşmaya uygun olarak Türk Patent
Enstitüsünün makul nedenlerle şüpheye düşmesi halinde her türlü belgeyi isteyebileceği
hükmü konularak, üçüncü kişilerin hak kaybına uğramasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Tasarıda yer alan ve başvuru sahibi lehine öngörülen bir diğer önemli yenilik ise, ek
süre prosedürüdür. Bu prosedür ile, istisnai durumlar haricinde Enstitü tarafından bir işlemin
yerine getirilmesi için başvuru veya talep sahibine belirli bir süre verildiği ve ilgili tarafın söz
konusu süre içerisinde yükümlülüğünü yerine getirmediği durumlarda; sürenin bittiği tarihten
itibaren iki aylık süre içinde, başvuru veya talep sahibine işlemini tamamlayabilmesi için bir
aylık ek süre talebinde bulunabilme hakkı tanınmıştır. Benzer prosedür, Marka Kanunu
Andlaşmasının revizyonuna ilişkin olarak 31/3/2006 da Türkiye’nin de aralarında bulunduğu
ülkelerce imzalanan Singapur Anlaşmasında da bulunmaktadır. Andlaşma henüz yürürlüğe
30girmemiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmamıştır. Ancak, başvuru veya talep
sahibi lehine olan bu düzenlemeye, ülkemizdeki marka bilincini yerleştirme çalışmalarına
katkı sağlayacağı, hak kayıplarının önüne geçeceği, kişileri aynı işlem için tekrar başvuru
yapma ve Enstitüyü aynı işlemi tekrar inceleme mükellefiyetlerinden kurtaracağı
düşünüldüğü için tasarıda yer almıştır. Usul ekonomisine de uygun olan bu düzenlemenin,
özellikle Enstitüce tesciline karar verilmiş, marka tescil başvurularında istenen noksan
evrakların süresinde tamamlanamadığı durumlarda kullanılacağı düşünülmektedir.
Yine tasarıda, Topluluk Marka Tüzüğü’ne uygun biçimde, markanın hükümsüzlüğü
davasında verilecek hükümsüzlük kararının etki tarihi, hükümsüzlük nedenlerine göre ayrı
ayrı düzenlenmiş, ayrıca bu konuda zamanaşımı hükmüne de yer verilmiştir.
31MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- Madde, bu Kanun tasarısının amaç ve kapsamını belirlemektedir.
Madde 2- Madde, Kanun tasarısında geçen ve açıklanmasına ihtiyaç duyulan
ibarelerin tanımlanması amacıyla düzenlenmiştir.
Madde 3- Madde, bu Kanun tasarısı kapsamındaki hükümlerden yararlanacak
kişilerin açıkça belirlenmesi amacıyla düzenlenmiştir.
Madde 4- Madde, Anayasanın uluslararası anlaşmaların geçerliliği hakkındaki
hükmüne uygun olarak, yürürlükteki uluslararası anlaşmaların bu Kanun hükümlerinden daha
elverişli olması halinde, elverişli olan hükümlerin uygulanmasının talep edilebilmesine imkan
vermek amacıyla düzenlenmiştir.
Madde 5- Maddenin birinci fıkrasında, marka olarak tescil edilebilecek işaretler
belirtilmiştir. Düzenleme, Dünya Ticaret Örgütü Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları
Anlaşması’nın (TRIPS) 15 inci, 89/104 sayılı Topluluk Marka Yönergesi’nin 2 nci ve 40/94
sayılı Topluluk Marka Tüzüğü’nün 4 üncü maddesi ile uyumlu bulunmaktadır.
Maddenin ikinci fıkrası ile endüstiriyel tasarım ve marka arasındaki farkın açıkça
belirtilmesi ve uygulamada ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır.
Madde 6- Türk Hukukunda marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Bununla
beraber, tescilsiz marka sahiplerinin hukuki durumunu düzenleyen istisnai hükümler de
tasarıda yer almaktadır. Bu istisnalar kapsamında olan bir kişi, marka tescil başvurusuna itiraz
ederek tescili önleme ya da tescil edilmiş ise markanın hükümsüzlüğünü isteme hakkına sahip
bulunmaktadır.
Madde 7- Markalar, bir teşebbüsün imalâtını ve/veya ticaretini yaptığı malları
ve/veya sunduğu hizmetleri, başka teşebbüslerin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeye
yarayan işaretlerdir. Markalarda kullanılabilecek işaretlerin seçiminde serbesti olmasına
rağmen bazı kısıtlamalar getirilmiştir. Bu maddede, daha çok kamu düzeni ile ilgili olan ve
Enstitü tarafından resen incelenen marka başvurusu red nedenleri yer almaktadır.
Maddenin birinci fıkrasının (a) bendi 5 inci madde kapsamına girmeyen işaretlerin
marka olarak tescil edilemeyeceğini düzenlemektedir. 5 inci maddede, markanın içereceği
işaretlere yer verilmiş olup bir markanın, ayırt ediciliğe sahip olması markanın en önemli
niteliği olarak belirlenmiştir. İşaret, teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğerlerinden ayırt etme
özelliğine sahip olmalıdır. Eğer, işaret bu niteliğe sahip değilse, marka olarak tescil edilmesi
mümkün bulunmamaktadır. Bir işaret iki durumda ayırt ediciliği sağlamaz. Bunlar, mal veya
hizmete bağlı olarak ayırt edici olmama hali ve hiçbir mal veya hizmet için ayırt edici olmama
halidir. Örneğin saat kelimesi, saat malı için mala bağlı olarak ayırt edici değilken, iplik malı
için marka olabilecektir. Oysa (.) (tek nokta şekli) üzerinde kullanılacağı mal veya hizmetten
bağımsız olarak tüm mal ve hizmetler için ayırt edici olmayacaktır. Yapılan düzenleme bu
iki durumu da kapsamakta ve markanın temel fonksiyonu olan ayırt ediciliği sağlamayı
garanti altına almaktadır.
32Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde tescil edilmiş veya daha önce tescil için
başvurusu yapılmış bir markanın aynı yada ayırt edilemeyecek derecede benzerinin, aynı veya
aynı türdeki mal veya hizmetler için reddi öngörülmüştür. Daha önceki marka sahiplerinin
haklarının korunmasını ve kamunun yanıltılmasını önlemeyi amaçlayan bu hüküm 556 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameden aynen alınmıştır.
Maddenin birinci fıkrasının (c) ve (d) bentlerinde yer alan ve tasvir edici işaretler
olarak nitelendirilen bu tür işaretler, herkesin kullanımına açık tutulması gereken, ayırt
ediciliğe sahip bulunmayan ve hiç kimsenin tekeline verilemeyecek işaretlerdir. Söz konusu
işaretleri, münhasıran veya esas unsur olarak içeren markaların red nedeni olarak yer alması,
rekabetin bozulmasının ve diğer üreticiler ile tüketicilerin bundan zarar görmesinin
önlenmesine yönelik olarak tercih edilmiştir. Tüm modern marka sistemlerinde ve Topluluk
Marka Tüzüğünün 7 nci maddesinde de aynı hüküm yer almaktadır.
Maddenin birinci fıkrasının (ç) bendi ile menşe adlar ve mahreç işaretleri ile markalar
arasındaki ilişki düzenlenmiştir. Anılan bent hükmüne göre menşe adı veya mahreç işaretini
içeren veya bunlardan oluşan marka tescil başvuruları, üç koşulun varlığı halinde reddedilir.
Bu koşulların ilki, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname hükümlerine göre, tescil edilmiş veya marka tescil başvurusundan daha önceki bir
tarihte coğrafi işaret tescil başvurusu yapılmış menşe ad veya mahreç işaretlerini kapsayan
veya bunlardan oluşan bir marka tescil başvurusu olmalı, ikincisi marka tescil başvurusu,
menşe adı veya mahreç işaretin tescilinden doğan haklar kapsamında kullanılmalı ve
üçüncüsü de marka tescil başvurusunun, menşe ad veya mahreç işareti ile aynı veya aynı
türdeki mallar için tescili talep edilmelidir. Benzer düzenleme, Topluluk Marka Tüzüğünün 7
nc maddesinde ve 555 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 18 inci maddesinde yer
almaktadır. Ancak markaların red sebeplerinin başka bir KHK’da bulunmasının sistematik
açısından sakıncalar doğurabileceği göz önüne alınarak, mezkur düzenleme hazırlanmıştır.
Maddenin birinci fıkrasının (e) bendi, Topluluk Marka Tüzüğünün 7 nci ve Alman
Marka Kanununun 8 inci maddesinde aynen yer almaktadır. Böylelikle malın özgün doğal
yapısından ortaya çıkan veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli
değerini veren şekli münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretler marka olarak tescil
edilemeyecektir. Örneğin, otomobil lastiği, portakal gibi herkes tarafından bilinen ve
kullanılan şekiller münhasıran veya esas unsur olarak marka olarak tescil edilemez. Ancak
bunlara özgün bir şekil verildiğinde marka olarak seçilebilirler.
Maddenin birinci fıkrasının (f) bendi, mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim
yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanılgıya düşürecek markaların tescil
edilemeyeceğini hükme bağlamış olup Topluluk Marka Tüzüğünün 7 nci maddesinde ve
Alman Marka Kanununun 8 inci maddesinde aynen yer almaktadır. Burada önemli olan,
işaretin orta seviyedeki halkı yanıltıcı nitelikte olup olmadığıdır.
Maddenin birinci fıkrasının (g) bendi, ülkemizin de taraf olduğu Paris Sözleşmesi
uyarınca reddedilmesi gereken marka tescil başvurularını düzenlenmekte olup hüküm, anılan
sözleşme uyarınca maddede yer almıştır. Paris Sözleşmesinin yollama yapılan 2 nci mükerrer
6 ncı maddesine göre, “Birlik ülkelerine ait arma, bayrak ve diğer hükümranlık belirtilerinin
ve bu devletler tarafından kabul edilmiş resmi kontrol ve teminat, işaret ve damgalarının
ayrıca diğer armacılık sanatı açısından her çeşit taklitlerin yetkili makamların izni alınmadan
gerek fabrika ve ticaret markası ve bu markaları düzenleyen unsurlar olarak tescilini red veya
iptal eylemeyi, uygun tedbirlerle kullanılmasının yasaklanmasını temin hususunda Birlik
33Ülkeleri mutabık kalmışlardır.” Aynı madde hükmüne göre, bu yasak, üye devletlerden
birinin ya da bir çoğunun üyesi bulunduğu hükümetlerarası örgütlerin emareleri, kısaltılmış
kelimeleri ya da diğer amblemleri, bayrak, armaları hakkında da uygulanır. Anılan hükmün
uygulanabilmesi için üye devletler, korunmasını istedikleri hükümranlık belirtileri, resmi
kontrol ve garanti işaretleri ile damgaların listesini diğer devletlere duyurulması için
Uluslararası Büro’ya bildireceklerdir.
Maddenin birinci fıkrasının (ğ) bendi ile kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı marka
tescil taleplerinin reddi düzenlenmiş olup benzer düzenleme Topluluk Marka Tüzüğünün 7
nci maddesinde de yer almaktadır.
Maddenin birinci fıkrasının (h) bendi ile Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı
maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler
bakımından halka mal olmuş veya ilgili mercilerin tescil izni vermediği işaret ve
adlandırmaları içeren markaların tescil edilemeyeceği vazedilmiş olup benzer hüküm
Topluluk Marka Tüzüğünün 7 nci maddesinde de yer almaktadır. Örneğin Nasreddin Hoca
gibi kültürel değer bakımından halka mal olmuş tiplemenin marka olarak alınması mümkün
değildir.
Maddenin birinci fıkrasının (ı) bendinde ise, sahibi tarafından izin verilmeyen Paris
Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi anlamındaki tanınmış markaların korunması
hüküm altına alınmıştır.
Maddenin birinci fıkrasının (i) bendi ile dini değerleri ve sembolleri içeren işaretlerin
marka olarak tescil edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm ile, dini sembollerin
ticaret alanında kullanılmasının önlenmesi amaçlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında ise kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmış markaların (a),
(c) ve (d) bentlerine göre reddedilememe hali düzenlenmiş olup hüküm Topluluk Marka
Tüzüğünde de aynen yer almaktadır. Böylece temelde marka olamayacak bir işarete, ayırt
edicilik kazandıran ve onu marka haline getiren müteşebbis korunmuştur.
Madde 8- 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede de aynen yer alan bu hüküm
89/104 sayılı Topluluk Marka Yönergesi Madde 8 ile uyumlu olduğundan özüne ilişkin
değişikliğe ihtiyaç duyulmamıştır.
Maddenin birinci fıkrasında aynı veya karışıklığa yol açabilecek derecede benzer
marka başvurularına itiraz düzenlenmiştir. Hüküm Topluluk Marka Tüzüğü’nde de yer
almaktadır.
Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmadan markanın kendi adına
tescil başvurusunda bulunması ve geçerli bir gerekçe gösterememesi halinde marka sahibinin
itirazını düzenleyen ikinci fıkrası, 89/104 sayılı Topluluk Marka Yönergesinin 4 üncü
maddesine uygun bulunmaktadır.
Maddenin üçüncü fıkrasında ise daha önce kullanılan tescilsiz bir marka veya ticari
işaretin sahibi tarafından yapılabilecek itirazlar, Topluluk Marka Tüzüğüne benzer olarak
düzenlemiştir.
34Maddenin dördüncü fıkrasında ise tanınmış markalar Dünya Ticaret Örgütü Ticaretle
Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIP’s) ve Topluluk Marka Tüzüğüne uyumlu
olarak düzenlenmiştir.
Maddenin beşinci fıkrasında ise, marka tescil başvurusunun başkasına ait şahsi, fikri
veya sınai hakları içermesi halinde itiraz hakkı Topluluk Marka Tüzüğüne uyumlu olarak
düzenlenmiştir.
Maddenin altıncı ve yedinci fıkralarında ise, koruma süresi sona eren markaların
başkaları adına tescil edilmek istenmesi durumunda itiraz hakkı, Topluluk Marka Tüzüğüne
uygun olarak düzenlenmiştir.
Madde 9- Maddenin birinci fıkrasında marka tescilinden doğan hakkın kapsamı
belirtilmiş, ikinci fıkrada ise marka sahibinin izni olmadan üçüncü kişilerin markayı
kullanmalarının yasaklanabileceği haller örnekseme yoluyla sayılmıştır. Topluluk Marka
Tüzüğünün 9 uncu maddesi ve Alman Marka Kanununun 14 üncü maddesi gözetilerek
konulan madde ile mezkur düzenlemeler ile uyum amaçlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinde markanın internette kullanılması hali
düzenlenmiştir. Bu bent Topluluk Marka Tüzüğü ve Alman Marka Kanununda yer
almamaktadır. Ancak internette marka kullanımının marka hakkı kapsamına girdiği
hususunda hem yerli ve yabancı doktrinde hem de yerli ve yabancı mahkeme içtihatlarında
tam bir görüş birliği mevcuttur. Fiilen karşımıza yeni çıkan bir olgunun, markalar ile ilgili
düzenleme yapılırken açıkça vazedilmesinin faydalı olacağı düşüncesiyle mezkur hüküm
konulmuştur. Hüküm konulurken aralarında WIPO tahkim ve arabuluculuk merkezinin de
bulunduğu internet alan adı ile marka arasındaki uyuşmazlıkları çözen merkezlerin kuralları
esas alınmıştır. Bu bağlamda İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya
meşru bir bağlantısı olmaması ve dolayısıyla kötü niyetli olması koşullarıyla, işaretin aynı
veya benzerinin internette ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar
sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması yasaklanmıştır. Türkçe’ye yönlendirici kod
olarak çevirdiğimiz kelimenin, internetteki kullanımı “metatag”dır. Ancak kelimenin Türkçe
tam çevirisi hakkında görüş birliği bulunmamaktadır.
Madde 10- Madde de markanın, tescilli marka olduğu belirtilmeden sözlük,
ansiklopedi veya başka başvuru eserlerinde jenerik ad izlenimi verecek şekilde yer alması
durumunda, yayımcının, marka sahibinin talebini takip eden ilk baskıda markanın tescilli
olduğunu belirtmek suretiyle yanlışlığı düzeltmek yükümlülüğü olduğu düzenlenmiştir.
Hükmün amacı, markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin cins ismi, yani jenerik
adı haline dönüşmesinin önlenmesidir. 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede benzer
şekilde yer alan hüküm Topluluk Marka Tüzüğünün 10 uncu maddesinde de yer almaktadır.
Madde 11- Maddede markası Türkiye’de tescilli olmayan marka sahibine, markasını
haklı bir gerekçesi olmaksızın kendi adına tescil ettiren ticari vekil veya temsilcisinin
kullanımının yasaklanmasını talep etme hakkı düzenlenmiştir. Topluluk Marka Tüzüğünün
11 inci maddesinde yer alan hüküm 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede de yer
almaktaydı. Tasarıda, hüküm mehaza uygun şekilde düzenlenmiştir.
Madde 12- Markanın, sahibine sağladığı münhasır haklara sınırlamalar getiren bu
hüküm, Topluluk Marka Tüzüğünün 12 nci maddesinde ve Topluluk Marka Yönergesinin 6
ncı maddesinde yer almaktadır. Ancak, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede de yer
35alan hükme, ifade ediliş biçimi bakımından doktrinde yöneltilen eleştiriler ve Tüzük ile
Yönergedeki anlam netliğinin Kanun Hükmünde Kararnamede bulunmaması nedenleri ile
madde aslına uygun biçimde yeniden kaleme alınmıştır.
Maddede, üçüncü kişilerin kendi ad ve adresini belirtmek, mal ve hizmetler ile ilgili
açıklamada bulunmak ve özellikle aksesuar, yedek parça gibi, malların ya da hizmetlerin
kullanım amacını göstermek bakıından zorunluluk bulunan hallerde markanın kullanılmasının
marka sahibince önlenemeyeceği düzenlenmiştir. Ayrıca, maddede yurtdışında tescilli marka
sahipleri, aynı markanın Türkiye’de bir başkası adına, tescilli olması halinde, bu markayı
taşıyan malları, ihraç etmek amacıyla ve Türkiye’de piyasaya sunmamak ve hak sahibine
üretim ve ihracata ilişkin bilgi ve belgeleri ibraz etmek şartlarıyla, Türkiye’de üretebilme ve
stoklayabilme imkanı getirilmiştir.
Madde 13- Madde, marka sahibi tarafından veya onun izni ile satışa sunulmuş markalı
ürün üzerindeki marka hakkının tüketilmiş sayılması ile ilgilidir. Markadaki haklar açısından,
ülkemiz ulusal tükenme ilkesini kabul etmiş olduğundan bu ilke birinci fıkrada açıkça
belirtilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrası ise Topluluk Marka Tüzüğünün 13 üncü ve Topluluk Marka
Yönergesinin 7 nci maddesine uygun olarak tekrar düzenlenmiş ve tükenme kapsamında
olmayan durumlar belirtilmiştir.
Madde 14- Maddede markanın, tescil edildiği mal veya hizmetlerle ilgili olarak
kullanılması gereğine açıkça işaret olunmuştur. Ancak maddede söz konusu olan kullanım,
markanın tescil edildiği amaç dahilinde, işlevine uygun, yani ticari hayatın içinde, markanın
fonksiyonlarının yerine getirilmesi için kullanımıdır. İngilizce de, genuine use biçiminde tarif
edilen bu kullanım, Türkçe’mize ciddi veya gerçek kullanım biçiminde çevrilebilir. Bu
nedenle sırf üçüncü kişilerin markayı hükümsüz kıldırmasını önlemek amacıyla, markanın
evraklar veya ilanlar aracılığıyla kullanılması ve benzeri durumlar bu madde kapsamında
kullanım olarak mütalaa edilmeyecektir. Madde metninde ciddi veya gerçek kullanım
kelimelerinin kullanılmamasının nedenleri, hukuk literatürümüzde bu kelimelerin
bulunmaması ve bu kelimelerin kullanılmasının karmaşaya yol açabileceği ihtimalidir.
Markanın kural olarak sahibi tarafından kullanılması gerekir. Madde hükmünde,
kullanma zorunluluğu bakımından, markanın tescil edildiğinin Gazetede yayımlandığı tarihten
itibaren beş yıl içinde kullanımına haklı bir neden olmadan başlanılmaması veya bu kullanıma
beş yıl kesintisiz ara verilmesi şeklinde iki olasılık düzenlenmiştir.
Dolayısıyla, marka sahibi, haklı nedenlerin varlığı halinde markanın hükümsüzlüğüne
karar verilmesini engellemesi mümkündür. Haklı neden, maddede belirtilen sürede markanın
kullanılmasını imkansız kılan hukuki ve fiili engeller olup bu nedenlerin marka sahibinin
kusurlu dvranışından kaynaklanmaması gerekmektedir.
İkinci fıkrada markayı kullanma kabul edilebilecek durumlar sayılmıştır. Maddenin
mehazını, Topluluk Marka Tüzüğünün 15 inci ve Topluluk Marka Yönergesinin 10 uncu
maddesi oluşturmaktadır.
Madde 15- Bu madde ile marka tescilinde yetkili makamın Türk Patent Enstitüsü
olduğu ve talep edilen her marka için ayrı bir başvuru yapılmasının zorunlu olduğu
belirtilmiştir.
36Madde 16- Maddenin birinci fıkrasında, geçerli bir marka tescil başvurusu yapılması
için gerekli belgeler Marka Kanunu Andlaşması hükümleri de dikkate alınarak tekrar
düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında yabancı dilde olan belgelerin Türkçe tercümelerinin
gerekliliği, üçüncü fıkrasında, başvuru tarihinin 25 inci madde uyarınca verilmesi zorunlu
olan belgelerin Enstitücü teslim alındığı gün, saat ve dakika itibariyle kesinlik kazanacağı,
dördüncü fıkrasında ise başvuru ile ilgili usul ve esasların Yönetmelikle düzenleneceği ifade
edilmiştir.
Maddenin beşinci fıkrası ise Marka Kanunu Andlaşmasında olduğu gibi Türk Patent
Enstitüsünün makul nedenlerle şüpheye düşmesi halinde, her türlü belgeyi isteyebileceği
hükmünü içermektedir. Bu bağlamda, Enstitü gerekli şartlarda başvuru sahibinden iştigal
belgesi dahil her türlü belgeyi isteyerek üçüncü kişilerin hak kaybına uğramasını
önleyecektir.
Madde 17- Madde, mal veya hizmetlerin ait oldukları sınıflandırma ilkelerini
belirtmektedir. Ayrıca, Enstitünün başvuru dilekçesinde yer alan mal veya hizmetler
üzerinde düzenleme yetkisi ve bunun koşulları da maddede açıkça belirtilmiştir.
Madde 18- Madde ülkemizde 1/1/2005 tarihinde uygulanmaya başlanan Marka
Kanunu Andlaşması çerçevesinde mevzuatımıza giren yeni bir müesseseyi yani, markanın
bölünmesini düzenlemektedir. Marka tescil başvurusunun bölünmesi prosedürü, birden çok
mal ve/veya hizmet grubunda tescili talep edilen bir marka tescil başvurusunun, itiraza konu
olan bölümleri hariç tescil işlemlerinin devamına imkan sağlamayı amaçlamaktadır. Marka
Kanunu Andlaşması çerçevesinde bölünme zamanı, bölünme koşulları ve Enstitünün bölünme
talebini kabul etmeyeceği haller ayrıntılı olarak sıralanmıştır. Kanunda ayrıntılı düzenleme
yapmaya çalışılmasının sebebi hukuki güvenlik ve henüz uygulanmaya başlanmamış bir
prosedürün yol açabileceği sakıncaların öngörülerek şimdiden bertaraf edilmesi çabasıdır.
Madde 19- Bu madde ile bir markanın tescile bağlanmadan önce nasıl geri
çekilebileceği ve sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir. Topluluk Marka Tüzüğünün 44 üncü
maddesi esas alınarak düzenlenen hüküm, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 38 inci
maddesinden daha kapsamlı olduğu gibi Enstitü uygulamaları ile de rahatlıkla bağdaşabilecek
niteliktedir.
Madde 20- Bu madde Paris Sözleşmesinin temel ilkelerinden olan rüçhan hakkı ile
ilgilidir. Rüçhan hakkı, söz konusu Sözleşmeye veya Dünya ticaret Örgütü Kuruluş
Anlaşmasına taraf bu devletlerden birinde ikametgahı veya işler durumda ticari veya sınai
müessesesi bulunan kişilerin veya kanuni haleflerinin, kendi ülkesinde veya başka bir ülkede
yaptığı marka başvurusunu esas alarak, başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde diğer üye
ülkelere başvuru yapması halinde, iki tarih arasında üçüncü kişiler tarafından aynı konuda ve
aynı mal veya hizmetler için yapılacak marka tescil başvurusunun veya marka tescillerinin
önüne geçmesi sonucunu doğurur.
Maddenin birinci fıkrasında, ülkemizin 31/12/1994 tarihinde Dünya Ticaret Örgütüne
üye olmasıyla, Paris Sözleşmesine taraf ülkelerin yanısıra bu Örgüte üye ülkelerin de
Türkiye’de rüçhan hakkından yararlanması sağlanmıştır.
37Maddenin ikinci fıkrasında, hangi başvuruların rüçhan hakkı doğuracağı
tanımlanmıştır. Buna göre, Paris Sözleşmesine taraf veya Dünya Ticaret Örgütüne üye
herhangi bir ülkede veya bu devletlerin oluşturduğu ikili ya da çok taraflı anlaşmalar
kapsamında yapılan ve başvuru tarihi almaya hak kazanmış her başvuru rüçhan hakkı
doğurur.
Maddenin üçüncü fıkrasında rüçhan hakkına temel oluşturan “usulüne uygun
başvuru”nun tanımı yapılmış ve bu başvurunun akıbetinin önemli olmadığı vurgulanmıştır.
Maddenin dördüncü fıkrasında, aynı devlete aynı konuda yapılan iki başvurudan
hangisinin rüçhana temel alınacağı ve bunun kriterleri açıklanmıştır.
Maddenin beşinci fıkrasında, karşılıklılık ilkesi gereğince, Türkiye’ye yapılan bir ilk
başvurunun kendisi için rüçhan hakkı doğurduğunu kabul eden bir ülkede yapılan
başvuruların da Türkiye için rüçhan hakkı doğuracağının kabul edileceği açıklanmıştır.
Maddenin son fıkrasında ise, Türkiye’ye yapılan bir ilk başvuru esas alarak rüçhan
hakkı talebinde bulunacak kişinin alması gereken rüçhan hakkı belgesinin koşulları
düzenlenmiştir.
Madde 21- Sergilerde teşhirden doğan rüçhan haklarını düzenleyen bu madde,
Topluluk Marka Tüzüğünün 33 üncü maddesi esas alınarak düzenlenmiştir. Bu maddenin
birinci fıkrasının hükmüne göre tescil başvurusundaki markanın kullanılacağı malları veya
hizmetleri Türkiye’de açılan ulusal veya uluslararası sergilerde ya da Paris Sözleşmesine taraf
devletlerde açılan resmi veya resmi olarak tanınan sergilerde markayla birlikte teşhir eden ve
markanın tasdikli örneğini ibraz eden, 3 üncü maddede yazılı gerçek veya tüzel kişiler,
sergideki teşhir tarihinden itibaren altı ay içinde Türkiye’de aynı markanın tescili için başvuru
yapma konusunda rüçhan hakkından yararlanırlar.
Maddenin ikinci fıkrasında ise sergiden önce malın ve markanın sunulması
durumunda rüçhan hakkının başlangıç süresi düzenlenmiştir.
Maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında sergi düzenleyicilerinin talepte bulunana
vermesi gereken belge tarif edilmiştir.
Maddenin beşinci fıkrası ile marka hakkına uluslararası ilişkilerden doğan bir istisna
getirilmiş ve başvurusu yapılmış veya tescil edilmiş bir markanın kullanılacağı malların,
Türkiye’de açılan sergilerde teşhir edilmesine ve sergi bittikten sonra devlete geri
gönderilmesine engel olunamayacağı belirtilmiştir.
Maddenin son fıkrasında ise, birden çok talep halinde sergilerde teşhirden doğan
rüçhan hakkından yararlanacak kişi belirlenmiştir.
Madde 22- Rüçhan hakkının hüküm ve sonuçları ile ilgili olan bu maddede, rüçhan
hakkının hüküm ve sonuçlarının rüçhan hakkının talep edildiği başvurunun tarihi itibariyle
doğacağı açıklanmıştır.
Madde 23- Madde, rüçhan hakkının talep edilmesi ve belgelendirilmesi ile ilgili olup,
maddenin birinci fıkrasında rüçhan hakkı talebinin yapılması ve rüçhan hakkı belgesinin
verilmesine ilişkin süreler düzenlenmiştir.
38Maddenin ikinci fıkrasında ise, sergide teşhirden dolayı alınan rüçhan hakkının
başvuruya dayanan rüçhan hakkının süresini uzatmayacağı belirtilmiştir.
Madde 24- Bu madde, Enstitünün verdiği hızlı inceleme hizmetinin koşullarını
düzenlemektedir. Sadece incelemenin erken yapılmasını sağlayan bu talep ile daha önceki
başvuru tarihli bir marka tescil talebinin maddi hukuk bakımından önüne geçilmesi mümkün
değildir. Avrupa Birliği ile uyum kapsamında hüküm düzenlenirken benzer düzenleme
içeren Alman Marka Kanununun 38 inci maddesi dikkate alınmış ve paralel düzenleme
yapılmıştır.
Madde 25- Bu maddenin ilk iki fıkrası ile bir başvurunun kesinleşme tarihi
saptanmaktadır. Ayrıca bu fıkralarda, 16 ncı maddede ve Yönetmelikte belirtilen şartları
yerine getirmeyen başvurulara, eksik belgelerin veya bilgilerin tamamlanması için süre
verilmesi düzenlenmektedir. Böylece, başvuru sahibine mevcut başvurusunun, başvuru tarihi
değiştirilerek, işlemlere devam edebilme olanağı sunulmuştur.
Maddenin üçüncü fıkrasında, kesinleşme tarihini etkilemeyen ve sonradan
tamamlanabilecek eksiklikler düzenlenmiştir.
Maddenin dördüncü fıkrasında, eksiklikleri gidermemenin müeyyidesi hüküm altına
alınmıştır.
Maddenin beşinci fıkrasında, Enstitü nezdinde işlem yapma yetkisine sahip olan
vekilin, yaptığı marka tescil başvurusunda vekaletnamesini vermesine ilişkin esaslar ve
verilecek süre ile vekaletname verilmemesinin sonuçları düzenlenmiştir.
Maddenin altıncı fıkrasında, kesinleşmiş bir marka tescil başvurusuna ilişkin olarak
bilgilendirme yazısı verilmesi prosedürü düzenlenerek, tescile kadar geçen sürede başvuru
sahiplerinin mağdur olması önlenmiştir.
Madde ve koşullar düzenlenirken Marka Kanunu Andlaşması hükümleri de dikkate
alınmış ve böylelikle tasarı ve Andlaşma arasında uyum sağlanmıştır.
Madde 26- Madde, başvuru yapma hakkını düzenleyen üçüncü maddeye yollama
yaparak, bu madde kapsamına girmeyen kişilerin başvurusunun reddedileceğini hükme
bağlamaktadır.
Madde 27- Madde, başvuru şartları eksiksiz yerine getirilmiş marka tescil talebinin 7
nci madde kapsamında incelenmesini ve sonuçlarını düzenlemektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, şerhli yayın prosedürü düzenlenmekte ve böylelikle
hem başvuru sahibinin, hem de ticaretle uğraşan diğer tacirlerin ve kamunun mağdur olması
veya yanıltılması önlenmektedir.
Madde 28- Maddenin birinci fıkrasında, marka başvurusunun Resmi Marka
Bülteninde yayımlanmasının koşulları düzenlenmiştir.
39 Maddenin ikinci fıkrasında ise, başvurunun yayımından sonra başvurunun kısmen
veya tamamen reddine ilişkin karar verilirse, bu kararın da yayımlanacağı belirtilerek,
marka tescil taleplerinin tüm aşamalarının kamunun bilgisine sunulması sağlanmıştır.
Madde 29- Madde, marka tescil başvurusunun yayımına karşı üçüncü kişilerin görüş
bildirmelerini Topluluk Marka Tüzüğünün 41 inci maddesi ile uyumlu bir şekilde
düzenlemiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, kimlerin, hangi süreler içinde üçüncü kişi olarak marka
tescilinin yayımının, 7 nci maddeye aykırılığı iddiasında bulunabileceği düzenlenmiştir.
Ancak kanunun 7 nci maddesinin (b) ve (ı) bentleri esas olarak marka sahibi kişileri
ilgilendirdiğinden ve bu kişiler için de itiraz müessesesi düzenlendiğinden üçüncü kişi
görüşlerine mesnet teşkil edemeyeceği de maddede açık olarak düzenlenmiştir..
Maddenin ikinci fıkrasında, üçüncü kişilerin görüşlerinin değerlendirilmesi usulü,
üçüncü fıkrasında ise sonuçları düzenlenmiştir.
Madde 30- Maddenin birinci fıkrasında marka tescil başvurusunun 7 inci maddenin
(b) ve (ı) bendi ile 8 inci madde kapsamında tescil edilmemesi gerektiğine ilişkin itirazların
koşulları düzenlemektedir. 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesinde ve
Topluluk Marka Tüzüğünün 42 nci maddesinde düzenlenen yayıma itiraz söz konusu tüzük
esas alınarak düzenlenmiştir. Ayrıca, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameden farklı
olarak yayıma itiraz ve karara itiraz ayrımına gidilmiştir. Böylelikle 556 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede sadece itiraz başlığı altında yer verilen ve farklı düzenlemeler içeren
hükümler arasında varolan çelişki giderilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında itiraz süresi içinde ancak itiraz dilekçesinden sonra
delillerin sunulabileceği hükme bağlanmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasında, Enstitünün ek delil talep etme hakkı ve bunun sonuçları
belirtilmiştir.
Maddenin dördüncü fıkrasında, itirazın değerlendirilmesi için itiraz ücretinin itiraz
süresi içinde ödenmesi ve ödemeyi gösterir belge ile Yönetmelikte belirtilen diğer belgelerin
aynı süre içinde Enstitüye teslim edilmesi gereği düzenlenmiştir.
Madde 31- Madde, yayıma itirazların incelenmesi usulünü 556 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 36 ıncı ve Topluluk Marka Tüzüğünün 43 üncü maddelerini göz
önüne alarak düzenlemektedir. Bu bağlamda, Enstitü ilgili dairesi kişileri uzlaşmak için bir
araya getirebileceği gibi tarafların iddialarını birbirine göndererek cevaplarını da talep
edebilir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, yayıma itirazın incelenmesi neticesinde Enstitünün
itirazı kısmen veya tamamen kabul edebileceği gibi reddedebileceği de hüküm altına
alınmıştır.
Madde 32- Topluluk Marka Tüzüğünün 57 inci ve devamı maddelerinde ve 556
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 47 nci ve devamı maddelerinde düzenlenen karara
itiraz, ilgisi nedeniyle yayıma itiraz bölümünün altına alınmıştır.
40Maddenin birinci fıkrasında, Enstitü kararlarından zarar gören kişilerin bu kararlara
nasıl itiraz edebileceği düzenlemektedir. Sadece, nihai kararlara karşı itiraz edilebileceği
prensibi de maddenin ikinci fıkrasında belirtilmektedir.
Maddenin üçüncü fıkrasında itiraz süresi içinde ancak itiraz dilekçesinden sonra
delillerin sunulabileceği hükme bağlanmıştır. Dördüncü fıkrada ise Enstitünün ek belge talep
etme hakkı ve bunun sonuçları belirtilmiştir
Maddenin son fıkrasında ise, karara itirazın değerlendirilmesi için itiraz ücretinin itiraz
süresi içinde ödenmesi ve ödemeyi gösterir belge ile Yönetmelikte belirtilen diğer belgelerin
aynı süre içinde Enstitüye teslim edilmesi gereği düzenlenmiştir.
Madde 33- Maddenin birinci fıkrasında karara itirazın incelenmesi neticesinde
Enstitünün ilgili dairesinin itirazın haklılığına ikna olursa kararını değiştirebileceği hüküm
altına alınmıştır.
İkinci fıkrada ise ilgili dairenin kararını değiştirmemesi halinde, karara itirazın
Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kuruluna gönderileceği belirtilmiştir. Bu düzenlemeler
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede aynen var olduğu gibi Topluluk Marka Tüzüğü ile
de tam uyumludur.
Madde 34- Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun inceleme usulü maddede
düzenlenmiştir. Kurul bildirimden itibaren bir ay içinde taraflardan ek delil veya karşı görüş
talep edebilir. Yapacağı inceleme neticesinde de Enstitünün itiraz hakkındaki nihai kararını
verir.
Madde 35- Bu madde, itiraz ücretinin mahsup ve iadesi ile ilgilidir. Madde hükmü
uyarınca, ancak itiraz ücretinin marka tescil belgesi düzenleme ücretine mahsubu mümkün
olup itiraz ücretinin para olarak iadesi mümkün değildir. Çünkü Enstitü alınan ücret karşılığı
bir hizmet sunmaktadır. Hizmet bedeli olduğu için de ücret iadesi söz konusu olmayacaktır.
Madde 36- İdarenin hukuka uygunluğunun kontrolü ve idarenin tüm eylem ve
işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu Anayasanın 125 inci maddesinde hüküm altına
alınmıştır. Bu bağlamda, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun itirazlarla ilgili
verdiği nihai karalara karşı Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde dava
açılabileceği düzenlenmiştir.
Madde 37- Madde, bir marka başvurusunun nasıl tescile bağlanacağını
düzenlemektedir. Birinci fıkrada tescil edilip sicile bağlanma koşulları belirtilmektedir.
İkinci fıkrada, noksan evrakların 85 inci maddede belirtilen ek sürede teslim
edilmesine rağmen, tescil belgesi düzenleme ücretinin noksan tebligat yazısında bildirilen
sürede ödenmesi halinde ek süre ücretinden mahsup edilmesi düzenlenmiştir.
Üçüncü fıkrada, sicil kaydında bulunması gereken hususlar yer almakta, sicildeki
bilgilerin Resmi Marka Gazetesinde yayımlanacağı ifade edilmektedir.
Dördüncü fıkrada ise sicilin aleniliği açıklanmaktadır. Ayrıca sicil örneğinin ve marka
tescil başvurusu örneğinin verilme koşulları düzenlenmiştir.
41Son fıkrada ise, belli durumlarda ve talep üzerine yeniden marka tescil belgesi
düzenlenmesi hükme bağlanmaktadır.
Madde 38- Bu maddede, tescilli bir markanın koruma süresinin 556 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 40 ıncı maddesinde ve Topluluk Marka Tüzüğünde 46 ıncı
maddesinde ifade edildiği gibi başvuru tarihinden itibaren on yıl olduğu ve onar yıllık
dönemler halinde yenileneceği açıklanmıştır.
Madde 39- Tescile bağlanmış bir markanın yenilenmesi Topluluk Marka Tüzüğünün
47 inci maddesi ve 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 41 inci maddesi esas alınarak
düzenlenmiş ve Topluluk Marka Tüzüğüyle tam uyum sağlanmıştır.
Madde 40- Bu maddede, tescil edilmiş bir marka üzerinde yapılabilecek işlemler
tanımlanmıştır. İşletmeden bağımsız bir ekonomik değer taşıyan markanın hukuki işlemlere
konu olması bu madde ile sağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrası ile tescilli bir marka ile ilgili yapılacak sağlararası işlemlerin
sicile kaydı ve yayımı düzenlenerek üçüncü kişilerin bu işlemlerden haberdar olması
sağlanmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasında ise Enstitünün yapacağı bildirimlerde mevcut sicil
kaydında hak sahibi olarak gözüken kişiyi esas alacağı belirtilmiştir.
Madde 41- Bu madde ile bir markanın sağlararası hukuki işlemlerle devri
düzenlenmiştir. İşletmeden bağımsız olarak da devredilebilecek olan markanın, marka hukuku
bakımından önemli hususları maddede belirtilmiştir. Madde düzenlenirken Topluluk Marka
Tüzüğünün 17 nci maddesi ve Medeni Kanunumuzun devir ile ilgili ilkeleri ve doktrinde bu
hükme yöneltilen eleştiriler esas alınmıştır. Bu ilkeler ışığında, hak sahibi değişikliğine yol
açan bu işlem mümkün olduğu kadar ayrıntılı ve anlaşılır bir şekilde düzenlenmiştir.
Madde 42- Bu madde ile bir markanın sağlar arası hukuki işlemlerle rehin edilmesi
düzenlenmiştir. Madde düzenlenirken Topluluk Marka Tüzüğünün 19 uncu maddesi ve
Medeni Kanunumuzun rehin ile ilgili ilkeleri esas alınmıştır. Maddenin dördüncü fıkrasında
rehin hakkında bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun
ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtilerek herhangi bir hukuki boşluk oluşmasının önüne
geçilmiştir.
Madde 43- Madde, bağımsız bir ekonomik değere sahip olan, tescilli bir markanın
haczini düzenlemektedir. Madde düzenlenirken Topluluk Marka Tüzüğünün 20 nci maddesi
temel teşkil etmiştir. Bu bağlamda, maddenin üçüncü fıkrasında haciz hakkında 2004 sayılı
İcra ve İflas Kanununun ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun
ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Madde 44- Maddede, markanın kullanımının lisans sözleşmesine nasıl konu
olabileceği düzenlenmektedir. Madde düzenlenirken sözleşme serbestisi prensibi ve Topluluk
Marka Tüzüğünün 22 nci maddesi esas alınmıştır. Kanunda lisans düzenlenirken sözleşme
serbestisi ilkesi çerçevesinde, taraflara lisansın biçimini, süresini, coğrafi bölgesini ve hangi
mal ve hizmetler için lisans verileceğini belirleme serbesti tanınmıştır. Bu serbestinin sınırları
ise son fıkrada düzenlenmiştir.
42 Madde 45- Madde, marka sahibinin izni olmadan, ticari vekili veya temsilcisi
adına marka tescilinin yapılması halinde, ticari vekil veya temsilcinin haklı bir
gerekçesi yoksa, marka sahibinin, söz konusu tescilin kendine devredilmesini
mahkemeden talep etmesini düzenlemektedir.
Madde 46- Madde hükmüne göre, 40 ıncı, 41 inci, 42 nci, 43 üncü ve 44 üncü madde
hükümleri marka tescil başvuruları hakkında da uygulanır ve başvuru yayımlanmış ise
yapılan hukuki işlemler de Bültende yayımlanır.
Madde 47- Bu madde ile, marka sahibinin isim, unvan, adres veya nev’inin değiştiği
durumlarda bu değişikliğin Enstitü kayıtlarında ne şekilde yer alacağı düzenlenmiştir. Madde
düzenlenirken özellikle 1/1/2005 tarihinde ülkemizde uygulanmaya başlanan Marka Kanunu
Andlaşması hükümleri ile uyum amaçlanmış ve düzenleme bu bakımdan titiz bir incelemeye
tabi tutulmuştur.
Madde 48- Madde, marka veya başvuru sahibi tarafından yapılan ve marka siciline,
belgelere, yazışmalara, Bültene veya Gazeteye yansımış olan, başvuru sahibinin adı ve
adresindeki hatalar ile ifade ya da kopyalama hatalarının ve aşikar hataların düzeltilmesine
ilişkin talebin, marka örneğini değişikliğe uğratmaması ya da mal veya hizmet listesini
genişletmemesi koşulları ile nasıl yapılabileceğini düzenlemektedir. Madde düzenlenirken
özellikle 01.01.2005 tarihinde ülkemizde uygulanmaya başlanan Marka Kanunu Andlaşması
hükümleri ile uyum amaçlanmış ve düzenleme bu bakımdan titiz bir incelemeye tabi
tutulmuştur
Madde 49- Maddenin birinci ve ikinci fıkralarında, hangi hallerde markanın
hükümsüz sayılmasına yetkili mahkeme tarafından karar verileceği belirtilmiş, ayrıca
hükümsüzlük nedenlerinin, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin olması
halinde, yalnız o mal veya hizmet ile ilgili olarak kısmi hükümsüzlüğe karar verileceği hüküm
altına alınmıştır. Kısmi hükümsüzlük kararı, marka hakkının tescil kapsamında yer alan mal
veya hizmetlerin bir kısmına ilişkin olup, markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde
ise, dava konusu yapılan marka etkilenecek, marka tüm unsurları ile birlikte hükümsüz
sayılacak ve karar belirli bir sicil numarasıyla tescilli markanın, bütün olarak
hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine ilişkin olacaktır. Markanın içerisinde yer alan unsur
veya unsurlardan sadece birinin hükümsüzlük kararının verilmesinde etken olması halinde
markanın bölünmesi suretiyle, markada yer alan o unsurun hükümsüzlüğüne karar
verilemeyecektir. Zira, mahkemenin münferit durumu nazara alarak markanın bölünerek
kısmi hükümsüzlüğüne karar vermesi halinde, marka mevzuatının diğer hükümleri ile
uyumsuzluklar ortaya çıkmakta, bu durum başka marka sahipleri ile yeni ihtilaflar doğmasına
sebebiyet vermekte ve yasaklanmış bir tescil fiilinin mahkeme kararıyla gerçekleştirilmesi
sonucu doğmaktadır.
Maddenin üçüncü fıkrası, tescilden sonra ayırt edicilik kazanmış markanın 7 nci
maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (d) bentlerine aykırılık iddiası ile reddedilemeyeceğini
düzenlemektedir.
Madde 50- Bu maddenin birinci fıkrası ile hükümsüzlüğü yetkili mahkemeden
isteyebilecek kişiler belirtilmektedir.
43Maddenin ikinci fıkrasında ise hükümsüzlük davasının sicilde kayıtlı marka sahibine
karşı açılacağı, sicilde hak sahibi olarak gözüken kişilere davanın ihbar olunacağı ve davada
Enstitünün hasım gösterilemeyeceği düzenlenmektedir.
Üçüncü fıkrada, dava zamanaşımı sürelerine yer verilmiş, 49 uncu maddenin birinci
fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde belirtilen nedenlerin varlığı halinde, bu nedenlerin
öğrenilmesinden itibaren beş yıllık ve herhalükarda markanın tescil edildiğinin Gazetede
yayımlandığı tarihten itibaren on yıllık zamanaşımı süresinin olduğu ve aynı maddenin diğer
bentlerindeki hallerde ise hükümsüzlük davasının süreye tabi olmaksızın her zaman
açılabileceği düzenlenmiştir.
Madde 51- Bu madde hükümsüzlük kararlarının ne zamandan itibaren etkili olacağını
düzenlemektedir. Birinci fıkrada, 49 uncu maddenin (a), (b) ve (c) bentleri uyarınca markanın
hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde kararın, koruma süresinin başladığı tarihten itibaren
etkili olacağı, dolayısıyla marka hakkının hiç doğmamış sayılacağı belirtilmektedir.
49 uncu maddenin (ç), (d), (e), (f) ve (g) bentlerindeki nedenler ise başlangıçta geçerli
olan bir markanın mevcut olduğu, ancak zamanın geçmesi ve marka sahibinin davranışları
sonucunda markanın hükümsüzlüğünü gerektiren hallerdir. Bu nedenle ikinci fıkrada, anılan
bentler uyarınca markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, hükümsüzlük kararının
etkisini kural olarak hükümsüzlük talebinin yapıldığı tarihten itibaren göstereceği, ancak bu
nedenlerin daha önceki bir tarihte doğmuş olduğunun bilinmesi halinde ve talep üzerine
hükümsüzlük kararının bu tarihten itibaren etkili olacağına karar verilebileceği
düzenlenmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasında hükümsüzlük kararlarının etkilemeyeceği haller
düzenlenmiştir.
Maddenin dördüncü fıkrasında ise markanın hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş
kararın sadece davadaki taraflara değil de herkese karşı hüküm doğuracağı vurgulanmaktadır.
Madde 52- Maddede, marka hakkının hangi durumlarda sona ereceği ve sona
ermenin hukuki etkisi belirtilmektedir.
Madde 53- Maddede, marka sahibinin marka hakkından vazgeçmesi veya bu hakkını
sınırlandırması, vazgeçmenin veya sınırlandırmanın caiz olmadığı haller ve vazgeçmenin
veya sınırlandırmanın hüküm ve sonuçlarını doğurduğu an ile bunun Gazetede ilanı
düzenlenmiştir. Son fıkra da ise vazgeçme veya sınırlandırma talebi vekil vasıtası ile
gerçekleştiriliyorsa, böyle bir talep için vekaletnamede bu yetkinin açıkça belirtilmesinin ve
vekaletnamedeki müvekkil imzasının noter tarafından tasdik edilmesinin şart olduğu
düzenlenmiştir.
Madde 54- Maddenin birinci fıkrasında, kanunda düzenlenen marka çeşitlerinden
garanti veya ortak marka talebinde bulunmak için teknik şartnamenin verilmesinin zorunlu
olduğu düzenlenmektedir.
İkinci ve üçüncü fıkralarda, garanti markasının özellikleri ve hüküm ve sonuçları
düzenlenmektedir Dördüncü ve beşinci fıkralarda ortak markanın özellikleri ve hüküm ve
sonuçları düzenlenmektedir.
44Madde 55- Maddede, yapılacak olan teknik şartname değişikliklerinin ancak
Enstitünün onayıyla yürürlüğe gireceği ve 54 üncü maddenin ikinci ve dördüncü fıkralarında
belirtilen özelliklere uymayan veya kamu düzenine yahut genel ahlaka aykırı olan değişiklik
taleplerinin Enstitüce reddedileceği hükme bağlanmıştır.
Madde 56- Maddede, garanti veya ortak marka tescil talebine eklenen teknik
şartnamenin 54 üncü maddede belirtilen koşullara uygun olmadığının Enstitüce saptanması
halinde izlenecek prosedür gösterilmektedir. Başvuru sahibi teknik şartnameyi düzeltmek
için kendisine verilen sürede düzeltme yapmazsa garanti veya ortak marka başvurusunun
reddedileceği de son fıkrada hükme bağlanmıştır.
Madde 57- Madde, garanti veya ortak markanın, devamlılık arz eder biçimde teknik
şartnameye aykırı kullanımına göz yumulması ve mahkemenin tanıyacağı süre içinde
aykırılığın giderilmemesinin müeyyidesinin, markanın hükümsüzlüğü olduğunu
düzenlemektedir.
Madde 58- Maddede, garanti markasının veya ortak markanın devri veya rehni ile bir
ortak markada lisans verilmesi halinde, bu işlemler bakımından Sicile kaydın bir geçerlilik
şartı olduğu düzenlenmiştir.
Madde 59- Bu maddenin amacı, marka sahibinin münhasıran yetkisinde olan markayı
kullanma hakkına, başkaları tarafından tecavüz edilmesini engellemektir. Marka hakkına
tecavüz oluşturan davranışlar maddede tahdidi olarak sayılmıştır.
Maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde, marka hakkının kapsamını belirleyen 9 uncu
maddeye yollama yapılarak anılan maddenin ihlalinin, yani bu maddede belirtilen biçimlerde
marka kullanımının, marka sahibinin izni olmadığı müddetçe, marka hakkına tecavüz
oluşturacağı belirtilmiştir.
(b) bendinde, markanın aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak
suretiyle markanın taklit edilmesi, (c) bendinde, taklit markayı taşıyan ürünleri, bu durumu
bildiği veya bilmesi gerektiği halde satan, dağıtan veya bir başka şekilde ticaret alanına
çıkaran veya bu amaçlar için gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutan veya
ticari amaçla elde bulunduran kişinin fiili, (ç) bendinde, lisans yoluyla verilmiş hakların
izinsiz şekilde genişletilmesi veya devredilmesi, marka hakkına tecavüz fiileri olarak
düzenlenmiştir.
Madde 60- Madde de, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin mahkemeden
hangi taleplerde bulunabileceğine ilişkin düzenleme yapılmıştır.
Madde 61- Maddenin birinci fıkrasında, markayı taklit eden kişinin kusurlu olması
halinde marka sahibinin uğradığı zararı tazmin etmekle mükellef olduğu belirtilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında yer alan, “kullanmakta olan kişi” kavramı ile marka
sahibinin marka hakkının koruma alanı genişletilmiş, taklit markayı herhangi bir şekilde
kullanan kişilere de tazminat talebinin yöneltilebileceği, ancak bunun için marka sahibinin ya
bu kişileri markanın varlığından ve tecavüzden haberdar etmesi ve tecavüzü durdurmasını
45talep etmesi, ya da bu tarz kullanmanın kusurlu bir davranış teşkil etmesi gerektiği ifade
olunmuştur.
Madde 62- Maddede, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin, zararının
belirlenebilmesi için markanın kullanılması ile ilgili her türlü belgenin verilmesini tazminat
yükümlüsünden isteyebileceği düzenlenmiştir.
Madde 63- Madde ile marka hakkına tecavüz halinde marka sahibinin uğradığı zararın
sadece fiili kaybın değeri ile sınırlı olmaması, tecavüz nedeniyle yoksun kalınan kazancı da
kapsaması amaçlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında yoksun kalınan kazancın değerlendirme usulleri tahdidi
olarak sayılmış olup bu usullerden birinin davacı tarafından seçilmesi gerekmektedir.
Maddenin üçüncü fıkrasında, hesaplama usullerinden hangisi seçilirse seçilsin, yoksun
kazancın hesaplanmasında, özellikle markanın ekonomik bakımdan önemi ve tecavüz
sırasında markaya ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi gibi etkenlerin göz önünde
tutulacağı belirtilmiş olup bu etkenler sayılanlar ile sınırlı değildir.
Madde 64- Maddede, 63 üncü madde uyarınca hesaplanan yoksun kalınan kazanca
dayalı tazminatın artırılma şartları düzenlenmiştir.
Madde 65- Maddede, marka hakkına tecavüz eden kişinin, markayı kötü ve uygun
olmayan bir şekilde kullanarak markanın itibarına zarar vermesi durumunda, marka hakkı
sahibinin ayrıca tazminat talep edebileceği hükme bağlanmıştır.
Madde 66- Madde ile asıl olarak marka sahibinin marka hakkına tecavüz eden
tarafından piyasaya sürülmüş ürünleri kişisel ihtiyacı ölçüsünde elinde bulunduran veya
kullanan kişilere karşı bu Kanunun bu bölümünde yer alan davaların açılamayacağı
belirtilmiştir.
Madde 67- Maddede, marka hakkına tecavüzden doğan özel hukuka ilişkin taleplerde,
Borçlar Kanununun 60 ıncı maddesinde düzenlenen 1 ve 10 yıllık haksız fiil zamanaşımı
süresinin uygulanacağı düzenlenmiştir. Ancak, marka hakkına tecavüzün durdurulması
davalarında, tecavüz devam ettiğinden zamanaşımı süresi işlemeyecektir.
Madde 68- Maddede, marka hakkına tecavüz edilmesi durumunda, lisans sahiplerinin
dava açma şartları düzenlenmiştir.
Madde 69- Maddede, üçüncü kişilerce açılabilecek menfi tespit davasına ilişkin
düzenleme yapılmıştır.
Üçüncü kişilerin tecavüzün mevcut olmadığı konusunda dava açabileceği, ancak söz
konusu üçüncü kişiye karşı bir tecavüz davası açılmış ise, böyle bir davanın açılamayacağı
vurgulanmıştır. Ancak bu maddede söz konusu olan menfi tespit davası markanın
hükümsüzlüğü davasıyla birlikte açılabilir.
Madde 70- Marka hakkına tecavüzü ileri sürmeye yetkili olan kişinin, bu haklara
tecavüz sayılabilecek olaylara ilişkin delillerin tespitini ve muhafazasını mahkemeden
isteyebileceği maddede düzenlenmiştir.
46Maddenin ikinci fıkrasındaki düzenleme ile 2004/48/EC sayılı Direktifin 7 nci
maddesine uyum amaçlanmıştır.
Madde 71- Maddede, marka hakkına tecavüzü ileri sürmeye yetkili kişilerin, Dünya
Ticaret Örgütü Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması’nın (TRIPS) 50 nci
maddesindeki düzenlemeye uygun olarak kendilerinden makul olarak temini beklenebilecek
nitelikteki, marka hakkına tecavüz edecek şekilde markanın kullanılmakta olduğunu veya
kullanılması için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını gösteren delilleri sunmaları şartıyla
dava sonucunda verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar
verilmesini talep edebilecekleri düzenlenmiştir.
Madde 72- Maddede, ihtiyati tedbirin kararının, davada verilecek hükmün etkinliğini
tamamen sağlayacak nitelikte olması aranmış, özellikle ibaresi kullanılmak suretiye beş bent
halinde sayılan tedbirlerin sınırlı sayıda olmadığı belirtilmiştir.
Madde 73- Maddede, tespit talepleri ve ihtiyati tedbirlerle ilgili olarak bu Kanunda
hüküm olmayan hususlarda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı
belirtilmiştir.
Madde 74- Markalara etkin bir koruma sağlamak amacıyla konulan bu madde ile
marka sahibinin marka hakkına tecavüz oluşturan ürünlerin ve bunların imalinde kullanılan
vasıtaların transit dahil gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması halinde
bu ürünlere ve vasıtalara gümrüklerde, serbest liman ve bölgelerde el koyma ile ilgili
hususlarda gümrük mevzuatı hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Madde 75- Maddede, marka hakkına tecavüz eden kişinin nasıl cezalandırılacağı
düzenlenmiştir. Düzenleme yapılırken Türk Ceza Kanununun ve Ceza Muhakemesi
Kanununun düzenlemeleri ile uyum sağlamaya özel bir itina gösterilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasına göre, Başkasına ait marka hakkına tecavüz nedeniyle
cezalandırılanlar iki ana kategoriye ayrılmıştır: a) Mal veya hizmet üretenler, 2) Satış, satışa
arz, depolama ve gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutma, taşıma ve ticari
amaçla elde bulundurma eylemlerini gerçekleştirenler. Kural olarak her iki kategoridekiler de
aynışekilde cezalandırılmıştır. Ancak ikinci kategoride yer alanlar, mal veya hizmeti nereden
temin ettiğini bildirmek suretiyle üretenlerin ortaya çıkarılmasını sağlaması durumunda,
hakimin takdirine bağlı olarak haklarında cezanın yarısına kadar hükmolunur.
Maddenin ikinci fıkrasına göre, bir eşya veya ambalajı üzerine konulmuş marka
koruması olduğunu belirten bir işareti, yetkisiz bir şekilde kaldıran kişilere hâkim duruma
göre iki aydan bir yıla kadar hapis veya ikibin günden dört bin güne kadar adli para cezası
verebilir. Hâkim bu cezaların ikisine birden hükmedemez.
Maddenin üçüncü fıkrasına göre, yetkisi olmadığı halde marka üzerinde devir, lisans
veya rehin işlemleri yoluyla tasarrufta bulunanlar, altı aydan iki yıla kadar hapis ve onbin
günden onbeşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılmaktadır.
Maddenin dördüncü fıkrasına göre, tescilli bir marka sahibi olmadığı halde bu anlama
gelecek ifadeleri kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin günden onbin güne
kadar adli para cezası ile cezalandırılmaktadır.
47Maddenin beşinci fıkrasına göre, birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarda sayılan
suçların, bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi durumunda, eylemi işleyenin
cezalandırılmasından başka ayrıca tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Tüzel kişiler bakımından anılan tedbirlere başvurulabilmesi için suçun, tüzel kişinin faaliyeti
çerçevesinde işlenmesi zorunludur.
Maddenin altıncı fıkrasına göre, birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarda sayılan
suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır. Şikayet, fiil ve failden haberdar
olma tarihinden itibaren altı ay ve her halde fiilin işlenme tarihinden itibaren iki yıl içinde
yapılmalıdır.
Maddenin yedinci fıkrasına göre, müşteki, orijinal ürünü şikayet esnasında ibraz eder.
Ancak gayrimenkul veya hizmet gibi temin edilmesi fiilen mümkün olmayanların görüntü
veya fotoğrafı ibraz edilir. Cumhuriyet Savcısı, arama kararında bilirkişi görevlendirir ve
bilirkişi arama esnasında somut olaya bağlı olarak görüntü veya fotoğraf çekimi yapar.
Böylece uygulamada haksız yere yapılan şikâyetler üzerine arama ve toplatmaların önüne
geçilmek istenmiştir.
Maddenin sekizinci fıkrasında, markaya tecavüz suçları nedeniyle yapılan
yargılamalarda Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen uzlaşma
yönteminin uygulanması, Savcılık tarafından gerekli işlemler yapılmış olmak koşuluyla,
iddianamenin kabulündan sonra bir zorunluluk olmaktan çıkarılmıştır. Böylece marka
davalarının uzaması ve ihtisas mahkemelerindeki tıkanıklığın önüne geçilmek istenmiştir.
Maddenin dokuzuncu fıkrasında, kimlerin şikayet hakkına sahip olduğu
düzenlendikten sonra, genel hükümlerden farklı olarak hüküm kesinleştikten sonra da
şikâyetten vazgeçilebileceği düzenlenmiştir. Bu durumda hüküm, bütün cezai sonuçları ile
ortadan kalkar. Ancak vazgeçme halinde müdahil, sanık veya hükümlü, yargılama
giderlerinden müteselsilen sorumludur.
Maddenin onuncu fıkrasında, el konulan malların müsaderesi yerine, markanın ürün
üzerinden silinerek mülkiyetinin marka hakkına tecavüz edilen kişiye devrine mahkemenin
karar verebileceği, ancak bunun için marka hakkına tecavüz edilen kişinin talepte
bulunmasının gerektiği düzenlenmiştir.
Madde 76- Maddede bu kanunda belirtilen davalarda hangi mahkemelerin görevli ve
yetkili olduğu açıklanmıştır.
Madde 77- Maddede, dava sonucunda haklı çıkan tarafın, haklı bir sebebin veya
menfaatinin bulunması halinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın
günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini talep etmek
hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir.
İkinci fıkrada ise, ilanın şekli ve kapsamının kararda tespit edileceği ve mahkeme
kararının ilan edilmesine ilişkin talebin kararın kesinleşmesinden sonraki üç ay içinde
yapılabileceği belirtilmiştir.
Madde 78- Madrid Protokolü çerçevesinde Enstitü vasıtasıyla Dünya Fikri Mülkiyet
Teşkilatı’na yapılacak uluslararası tescil başvuruları ile bir uluslararası tescil başvurusunda
Türkiye’nin belirlenen akit taraf olması sebebiyle Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı tarafından
48Enstitü’ye gönderilen uluslararası tescil başvurularında uygulanacak hükümleri belirtmek
amacıyla bu hüküm düzenlenmiştir.
Madde 79- Maddede Enstitü’de tescilli veya başvuru halinde bulunan bir markaya
dayanılarak, Madrid Protokolü hükümleri çerçevesinde bir uluslararası tescil başvurusunun
veya uluslararası tescillerle ilgili herhangi bir talebin Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı’na
iletilmesinin istenmesi durumunda Enstitü, Protokol hükümleri çerçevesinde gerekli işlemleri
yapacağı belirtilmiştir. Maddede ayrıca söz konusu taleplerin değerlendirmeye alınabilmesi
için gerekli olan belgeler ve ücret ile belgelerden herhangi birinin eksik olması üzerine
yapılacak işlemler ve müeyyideleri düzenlenmiştir.
Madde 80- Türkiye’nin belirlenen akit taraf olduğu bir uluslararası tescilin etkisi
maddede düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, Türkiye’nin belirlenen akit taraf olduğu ve Enstitü’nün
Protokol’ün beşinci maddesine istinaden red veya kısmi red bildiriminde bulunduğu hâllerde,
karara itiraz için öngörülen iki aylık itiraz süresinin başlangıç tarihi kesin olarak saptanmıştır.
Böylelikle uygulamada karışıklık doğuran bir sorunun çözüme kavuşturulması
amaçlanmıştır.
Madde 81- Madde vekillerle ilgili düzenlemeler içermektedir. Madde hazırlanırken
Türk Patent ve Marka Vekilleri Kanunu Tasarısı hükümleri ve uygulamada karşılaşılan
sorunlar dikkate alınmıştır. Maddenin birinci fıkrasında, Enstitü nezdinde marka ile ilgili
konularda işlem yetkisi olan kişiler belirlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, ikametgahı yurt dışında olan kişilerin, ancak marka
vekilleri vasıtasıyla temsil edilebilecekleri düzenlenmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasında, marka vekili tayin edildikten sonra, tüm işlemlerin vekil
vasıtasıyla yapılabileceği ve vekile yapılan tebligatın asile yapılmış sayılacağı hükmü
düzenlenmiştir.
Maddenin son fıkrasında ise Enstitü nezdinde vekillik yapma yetkisi olmayan kişilerin
işlem yapması halinde izlenecek prosedür belirlenmiştir.
Madde 82- Enstitü nezdinde işlemlerin vekil vasıtası ile yürütülmesi durumunda,
Enstitüye verilmesi şart olan vekaletnameye ilişkin hükümler, bu maddede düzenlenmiştir.
Madde hazırlanırken Marka Kanunu Andlaşmasının vekaletnameye ilişkin hükümleri esas
alınmıştır. Kural olarak vekaletnamenin adi yazılışekilde hazırlanması yeterlidir. Ancak, hak
sahibi değişikliğine neden olabilecek türdeki işlemler için vekaletnamede bu yetkinin açıkça
belirtilmesi ve müvekkil imzasının da noter tasdikli olması şart kılınmıştır. Ayrıca,
vekaletname bakımından hüküm bulunmayan hallerde, Borçlar Kanununun ilgili
hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Madde 83- Türk Patent Enstitüsünün tebligat kanununa tabi olmaması ve uygulamada
süre tayini konusunda zaman zaman karşılaşılan problemler, Enstitünün yaptığı bildirimlere
ilişkin maddenin gerekçesini oluşturmuştur. Hükümde hem Enstitünün yaptığı bildirimlerin
usulü, hem de herhangi bir nedenle bildirim yapılamaması durumunda sürenin başlangıç
tarihi net bir şekilde belirtilmiştir.
49 Madde 84- Maddede marka tescil başvurusu ve tecil edilmiş bir marka ile ilgili
ücretleri kimin ödeyebileceği ve ücretlerin ödenmemesinin müyyidesi düzenlenmiştir.
Böylelikle talep sahiplerinin hukuki güvenliklerinin sağlanması amaçlanmıştır.
Madde 85- Madde ile marka hukukunda ilk kez ek süre prosedürü düzenlenmiştir.
Bu suretle, ülkemizdeki marka bilincini yerleştirme çalışmalarına katkı sağlamak, hak
kayıplarının önüne geçmek, kişileri aynı işlem için tekrar başvuru yapmak ve Enstitüyü aynı
işlemi tekrar incelemek mükellefiyetlerinden kurtarmak amaçlanmıştır.
Birinci fıkra da, ek süre prosedürü; istisnai durumlar haricinde Enstitü tarafından bir
işlemin yerine getirilmesi için başvuru veya talep sahibine belirli bir süre verildiği ve ilgili
tarafın söz konusu süre içerisinde yükümlülüğünü yerine getirmediği durumlarda; sürenin
bittiği tarihten itibaren iki aylık süre içinde, başvuru veya talep sahibine işlemini
tamamlayabilmesi için bir aylık ek süre talebinde bulunabilme hakkı biçiminde
tanımlanmıştır. Tanımın istisnai durumlar haricinde Enstitünün süre verdiği tüm işlemleri
kapsayacak şekilde olması amacıyla mezkur tanım yapılmıştır.
İkinci fıkrada ek süre talebinde bulunabilmenin şartları herhangi bir tereddüde yer
vermeyecek şekilde sayılmıştır.
Üçüncü fıkrada ek süre verilmeyecek durumlar sayılmıştır. Kural olarak, birden fazla
tarafı ilgilendiren işlemlerde, itiraz ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu
işlemlerinde, yenilemede, rüçhanda, ek süre prosedürünün kullanıldığı durumlarda, ek süre
prosedürünün zamanının dolduğu durumlarda ve başvuru tarihinin değişmesini gerektirecek
durumlarda ek süre verilmez.
Dördüncü fıkrada prosedüre uygun olmayan şekilde veya ek süre kapsamına
girmeyen konularda yapılan ek süre taleplerinin akıbeti düzenlenmiştir. Burada da kural
talebin yapılmamış sayılması ve alınan ek süre talep ücretinin Enstitüye gelir
kaydedilmesidir.
Madde 86- Maddede, 5000 sayılı Türk Patent Enstitüsünün Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun’un 13 üncü maddesinin (d) bendi ile Markalar Dairesinin görevleri arasına
eklenen, markaların tanınmışlık düzeyleri ile ilgili esasların belirlenmesi ve uygulamaya
konulması işlemlerindeki usul ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Madde 87- Maddede, Markaların Korunması Hakkında 556 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile değişikliklerinin yürürlükten kaldırıldığı ve diğer kanunlarda anılan Kanun
Hükmünde Kararnameye yapılan atıfların bu Kanuna yapılmış sayılacağı hükme
bağlanmıştır.
Geçici Madde 1- Madde, bu tasarı yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış marka tescil
başvurularına hangi kanunun uygulanacağına ilişkin açıklama yapmak amacıyla
düzenlenmiştir.
Madde 89- Maddede, bu Kanunun hangi tarihte yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Madde 90- Maddede, bu Kanunun hükümlerinin Bakanlar Kurulu tarafından
yürütüleceği belirtilmiştir.
50