Tanınmış marka unvanlı Bisse’nin patronu Mustafa Kefeli, Türkiye’nin ‘Marka Tescil’ sistemindeki zaaflar yüzünden ‘markasına benzer veya aynı ismi’ tescil ettirenlere karşı yılda 200 bin lira avukat ve dava masrafı ödüyor.

Kefeli, “Bisse’yi bile ‘müracaat başka alanda’ diye askıya çıkardılar” dedi.

HÜKÜMET, cumhuriyetin 100’üncü yılı için büyük hedefler koydu. En iddialı olanı, 2023’e kadar Türkiye’den 10 dünya markası çıkarmak. Ancak, marka yatırımı yapan ve markalaşma yolunda önemli mesafe almış markalar, fırsatçılardan korunmak için milyonlarca lira harcamak zorunda. Herhangi bir markanın adını başka bir faaliyet alanında aynen ya da aynı alanda bu markaya yakın bir kelime uydurarak tescil ettirmek zor değil. Bu sürecin en büyük mağdurları ise ‘Tanınmış Markalar’ listesindeki güçlü markalar. Bisse Tekstil Ürünleri Sanayi Ticaret Ltd. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kefeli, Bisse’nin başına gelenleri şöyle anlatıyor:

60 DAVA AÇMAK ZORUNDA KALDIK

· 5 yıldır sürekli bir avukatımızı Ankara’da Türk Patent Enstitüsü’nde (TPE) Markalar Dairesi’nde görevlendirmiş durumdayız. Bugün gidin, ‘Özbisse, Akbisse, Hakiki Bisse’ diye başvurun, askıya çıkarıyorlar. İtiraz olmazsa markanızın ticari gücünden faydalanmak isteyenlere tescil ediyorlar. Böyle şey olur mu? Askı süresinde ‘Benim markama benziyor’ diye itiraz edersen, seni haklı görürlerse o talebi reddediyorlar. Bazen itiraz da etkilemiyor. Burada ciddi bir sistem zaafiyeti var.

SÜREKLİ KÂBUS GÖRÜYORUZ

· Bisse 1976’da kuruldu. Sonra marka tescili yapıldı ve 1994’te de dünyada Tanınmış Markalar statüsüne girdik. Bisse bir isim ya da soy isim de değil. ‘Birlikte, İlkemiz Sanatla Sanayiye Erişmek’ kelimelerinin baş harflerinden türettik. Her yıl markam için ortalama 1.5 milyon liralık reklam yatırımı yapıyorum. Adamın biri gidiyor, Markalar Dairesi’ne, Bisse’ye benzer bir kelimeyi hatta ‘farklı alandayım’ diye ‘Bisse’yi kendi adına tescil ettiriyor. Biz ise sürekli kabus görüyoruz.

BU NASIL BİR ZULÜM

· Bugüne kadar Bisse’yi korumak için yurt içinde 60’tan fazla dava açtım. Her birinin maliyeti ortalama 2 bin TL. İtiraz parası, avukat maaşı, mahkeme süreci ki en kısası 2 yıl ve 2 yıl boyunca da adam senin markana benzer ismi kullanıyor. Kaybederse yaptırımı yok. O ‘pardon’ diyor, sen ‘kazandım’ diye seviniyorsun. Bu nasıl bir zulüm.

MİSSE, ELBİSSE, BİLBİSSE

· Birileri, Bisse için de müracaat etmiş.
Faaliyet alanımız dışında bir konuda. İtiraz edince, ‘bu marka tescilliymiş’ dendi ve reddedildi. ‘Elbisse’yi vermişler. İtiraz ettik, reddettiler, tekrar itiraz ettik ancak o zaman kabul ettiler. ‘Bisset’ için müracaatı bizimle aynı alanda faaliyet göstereceği halde kabul etmişler. Misse ve Sisse’yi iki itiraz sonucu iptal ettirebildik. Big Bissel, Biseli için başkalarına tescil verdiler, itirazlarımız reddedildi. Bikke, Besise, Bilbissi, Bisem, Bisset, Bisente v.s. Böyle ciddi bir konuda, ilgili kurumun bir network’ü olmalı. Sonsuza kadar böyle mahkeme peşinde mi koşacağız?

Tescil denemesine ret geldi

MUSTAFA Kefeli, Tanınmış Marka olarak ‘acaba Avrupa’da böyle uyanıklıklar oluyor mu’ diye merak ettiğini belirterek, “İtalya ve Almanya’da bir arkadaşıma deneme yaptırdım ve ilgili kuruluşlara Bisse ve benzer isimlerle tescil müracaatına gitti. Ne askı ne ilan. Anında; “Bisse Türkiye’de tescilli marka veremeyiz” diye ret yedi. Avrupalı bizi daha iyi koruyor. Kendi kurumumuz bizi fırsatçı, ahlaksız uyanıklara mahkum etmiş durumda.”

Rakamlarla Bisse

· 2007’ye kadar gömlekçiydi. 2007’den sonra giyim mağazası konseptine geçiş yaptı küçük mağazaları kapattı ve 200 metrekare altında mağaza açmama kararı aldı.
· Yurt içinde ana firmaya ait 40, franchising olarak 36 Bisse mağazası bulunuyor. 420 korner’da da Bisse ürünleri satılıyor.
· Yurtdışındaki mağaza sayısı 40’ı geçti. Kuzey Irak’ta 5, Türkmenistan ve Azerbeycan’da 3, Lübnan’da 4 mağaza açtı.
· Marka için 2 binden fazla insan istihdam edilmiş durumda.
· Bisse A Grubu ve B Üst Grubu tüketiciye odaklanmış. Takım elbiseler 600-2 bin 800 TL, gömlekler 155-980 TL arası fiyatlarla satılıyor.

‘Sercedes’i tescil eder miydiniz

BAŞINA gelenlerin sadece kendi meselesi olmadığını, Türkiye’nin tüm Tanınmış Markaları’nın önce iç pazarda büyük bir haksız rekabetle karşı karşıya olduğunu söyleyen Mustafa Kefeli, şunları anlattı: “Ekonomi Bakanımız Zafer Çağlayan’a gittim, çok üzüldü. ‘Ben 365 günün 300 günü yoldayım ki bu ülkeden dünya markaları çıksın ama içerde birileri kendi ayağımıza kurşun sıkıyorlar’ dedi. TPE Başkanına yönlendirdi. Durumu anlattım. Bisse için ‘Sizinle aynı konuyu vermedik’ dedi. Ben de ‘Sayın Başkan biri gelse ‘Sercedes’ diye bir marka tescil etmek istese eder misiniz?’ dedim. ‘Tabii ki olmaz’ dedi. ‘Ne yapalım sizin gibi 400 Tanınmış Marka var, nasıl denetleyelim’ dedi. Türkiye’nin 400 değil, 4 bin Tanınmış Markası olması için çalışmıyor muyuz? 5 yılda markamı korumak için 1.5 milyon liradan fazla harcamışım. Bu parayla 3 tane daha büyük mağaza açabilirdim.”

Zaafları Başbakan’a anlattım

MUSTAFA Kefeli, ‘marka tescil sisteminin zaaflarını’ Başbakan Tayyip Erdoğan’a da anlattığını belirterek şu bilgileri verdi: “‘Bana bir dosya yap gönder’ dedi. Gönderdim. Sayın Başbakanımızın 10 yıllık çabası malum. Türkiye markalar çıkaracak güce ulaştı. Bu konuda Başbakan desteğini hiç esirgemedi. Turquality projesi bile tek başına büyük katkılar sağladı. Hükümet ve bakanlar dışında bürokraside ciddi sıkıntı görüyoruz.”