Marka Hakkında

Marka ve ticaret ünvanı arasındaki farklar
· Ticaret ünvanının asıl işlevi ticari işletmeyi tanıtmaktır. Markanın asıl işlevi ürünü tanıtmaktır.
· Ticaret ünvanı bir kimsenin bütünlüğünü, işine ilişkin şöhretini temsil eder.
· Ticari ismin marka olarak korunabilmesi ancak marka olarak tescili ile mümkündür. Aksi takdirde bu ismin başkası tarafından marka olarak kullanımı (tescili) halinde, ticaret ünvanının değiştirilmesi gündeme gelebilir.
· Marka ürününün kaynağını gösterir.

Markanın işlevleri
Ürünü başkalarınkinden ayırır (markanın ayırt etme işlevi)
Markanın en önemli işlevi, bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğerlerininkinden ayırmaktır. Marka, ürünler arasındaki farkı ortaya çıkararak tüketicinin ürün seçimini sağlıklı yapılabilmesine imkan tanır. Bu noktada markanın rekabeti artırıcı fonksiyonu ortaya çıkmaktadır. Markanın ürünler arasındaki farkı ortaya çıkarma fonksiyonu nedeniyle üreticiler daha kaliteli ürünler üreterek markalarını aranan, talep edilen marka haline getirme yönünde gayret göstereceklerdir. Marka, pazarda bir ürünü diğelerinden ayırmaya yarayan ve ürüne kişilik, hüviyet kazandıran, isim veren temel unsurdur.

Ürün için orjin veya kaynak gösterir
Marka bir bakıma ürünün menşeini, kim tarafından üretildiğini gösteren bir işarettir. Tüketici marka adından hareketle ürünün menşei üreticisi hakkında fikir sahibi olacak ve bu ise ürüne olan güveni ve tercihi etkileyecektir.

Tüketicide marka imajının yerleşmesini sağlar
Günümüzde markanın en önemli işlevlerinden biri de tüketici üzerinde oluşturduğu imajdır. Markanın piyasada oluşturduğu imaj, marka sahipleri için çok önemli bir sermayedir.

Reklam ve tanıtım aracı olarak kullanılır
Tüketici marka aracılığı ile malı tanır ve satın alır. Tanınmışlık düzeyi yüksek bir marka, işletmenin en güçlü reklam ve müşteri kazanma aracıdır. Tüketici reklamlarını ve ürününü tanıtmaya yönelik bütün harcama ve faaliyetlerini marka odaklı olarak yürütür ve piyasada iyi bir ürün imajı oluşturabilmek için marka üzerine büyük yatırımlar yapar.

Kalite unsuru olarak kullanılır
Hukuki açıdan markanın, ürünün belli niteliklerine sahip olduğu ve daima aynı kaliyeti koruyacak şekilde üretildiğini garanti etme fonksiyonu yoktur. Ancak markanın, malın kalitesini garanti etme fonksiyonunun ekonomik açıdan büyük önemi vardır. Zira alıcıların belli bir markayı taşıyan mala rağbet etmeleri, bu malın kalitesini korumasından kaynaklanır.

 

Dev Patent

&s tarafından.|2016-10-29T01:34:05+03:00Çarşamba, Ocak 15, 2014|Kategoriler: Duyurular, Genel, Haberler, Marka, Patent, Tasarım|Marka Hakkında için yorumlar kapalı

Son 25 Yıla Damgasını Vuran 25 Buluş

 

Son 25 yılda insan hayatını en fazla etkileyen 25 buluş sıralamasında, internet ilk sırayı aldı. Gençler arasında yaratıcılığı teşvik etmeyi amaçlayan Massachusset Teknoloji Ensititüsü Lemelson Programı tarafından CNN International için oluşturulan bir teknoloji uzmanları heyeti, son 25 yılda insan hayatını ve dünyayı en fazla etkileyen buluşları sıraladı.

İnterneti ilk sırayı yerleştiren uzmanlar, son yılların bazı icatlarının geçmişteki bilim-kurgu yazarlarının fikirlerine dayandığını kaydettiler. Uzmanlar, dördüncü sırada yer almakla birlikte, fiber optiğin icat edilmemiş olması durumunda bugün dünyayı bir küresel köye çeviren pek çok teknolojik yeniliğin mümkün olamayacağına dikkat çektiler.
Son 25 yılın buluşları listesi, önemlerine göre şöyle sıralanıyor:

  1. İnternet
  2. Cep telefonu
  3. Kişisel bilgisayar
  4. Fiber optik
  5. E-posta
  6. Ticari GPS (Küresel Konuşlandırma Sistemi)
  7. Taşınabilir bilgisayarlar
  8. Hafıza depolama disketleri
  9. Tüketicilere yönelik dijital fotoğraf makinası
  10. Radyo frekanslı kimlik etiketleri
  11. MEMS (Mikro Elektro Mekanik Sistemler)
  12. DNA testleri
  13. Hava yastıkları
  14. ATM
  15. Gelişmiş piller
  16. Melez (Hibrid) otomobiller
  17. OLED (Organic light-Emitting diode: Organik ışık-Yayıcı diyot)
  18. Görüntü panelleri
  19. HDTV (Yüksek çözünürlüklü televizyon)
  20. Uzay mekiği
  21. Nanoteknoloji
  22. Yapay hafıza
  23. Sesli posta
  24. Modern işitme cihazları
  25. Kısa Menzilli, Yüksek Frekanslı Radyo.

www.devpatent.com

Dev Patent

&s tarafından.|2016-10-29T01:34:05+03:00Salı, Ocak 14, 2014|Kategoriler: Duyurular, Genel, Haberler, Marka, Patent, Tasarım|Son 25 Yıla Damgasını Vuran 25 Buluş için yorumlar kapalı

Ampulün Buluş Hikayesi

 
Edison bir dinleme gezisi sırasında metal fabrikatörü ve Amerika dinamo makinesinin imalatçısı Willam Wallace’ın yaptığı yeni elektrik lambasını gözden geçirmeye davet edildi. Edison tahta çerçeveyle hareket eden iki koldan ibaret basit cihazın karşısına grafit plaka iliştirilmişti.Her iki plakayı birleştiren elektrik akımı ve mavi ışık yayı gibi görünüyordu.Gözleri kamaştıran bu alev, grafit plakaları çabucak eritiveriyordu.

Edison bu sahneyi konuşmadan seyrediyordu.Elektrik ışığı! Cidden büyük fikirdi bu! İnsanlık öteden beri geceyi gündüze çevirmeye uğraşmış; bunun için mum,yağ ve nihayet 19.yüzyılın başından beri hava gazı kullanmıştı.Madem ki bilim insanlığa elektriği hediye etmişti.Elektriğin ideal bir enerji kaynağı olduğu meydandaydı. Fakat Wallece’in metodu Edison’a doğru bir yol görünmüyordu.Yanındakilere döndü ve “Zannedersem ben daha iyisini yaparım” dedi.

Edison’un 40-50 iş arkadaşıyla işe koyulma tarzı, bilim araştırmaları tarihinde eşsizdir.Ara vermeden çalışıyorlardı.Atölyede yapılan ufak cam ampullerin içerisindeki hava,elektrik akımının kızgın hale getireceği maddenin yanmasına engel olmak için boşaltıyordu. Fakat esas mesele bu maddenin ne olacağı konusundaydı.Kimi maddeler çok az dayanabiliyor, kimileri çok pahalıya mal oluyordu. Halbuki Edison öylesine ucuz bir lamba yapmak istiyordu ki,herkes alıp evine takabilsin.Kömürleştirme işleminden geçmiş mukavva, hindistan cevizi kabuğu, mantar, hatta labaratuarı gezmeye gelen bir misafirin kızıl sakalından bir iki tel bile denendi.

Durmadan çalışmak yüzünden Edison’un gözleri yanıyor, dayanılmaz sancılar veriyordu. Ama o bunları kimseye söylemiyor, sadece hatıra defterine kaydediyordu.

Peşpeşe deneylerin sürdüğü bir gün asistanı “Artık bu işten vazgeçsek!” deyiverdi.

“Niçin?”

“Çünkü şu ana kadar iki bin deney yaptık ve hiçbir sonuç alamadık!”

1879 Kasım’ında Edison bir gece yazı masasının başına oturmuş, sönük bir proyu emerek ne yapacağını düşünüyordu. Dalgın dalgın ceketinin düğmelerinden birini çevirirken düğme koptu.Üstünden bir iplik parçası sarkıyordu.Birden yerinden fırladı, laboratuvara geçti ve teknisyenlerine iplik parçasını gösterdi. ” Böylesini acaba ceyran nakledici olarak kullandık mı hiç? Demek kullanmadık!Öyleyse gidin bir yumak ip alın,ufak parçalar halinde kesin, kömürleştirin ve lambalarınızı takın.”

Asistanları sonuç ummamakla beraber hemen dediğini yaptılar.Edison’un bu fikri, bu sahadaki çalışmalarından vazgeçmeden önce başvurulacak son çare olarak görülüyordu.

Kömürleştirilen iplikler her seferinde kırılmasına rağmen bu hassas ipliklerden biri kırılmadan lambaların birine takılabildi.Lambanın havası hemen boşaltıldı.Lambaya elektrik verildiğinde iplik kızdı ve tatlı sarı bir ışık meydana geldi.Edison ve arkadaşları ışığı meydana geldi.Edison ve arkadaşları ışığa büyülenmiş gibi bakıyorlar.Acaba ne kadar sürecekti?Ampul saatlerce sönmedi.Süren çalışmalar sonunda elektrik santrali yapmak, 900 binada elektrik şebekesi kurmak,binlerce sayaç yerleştirmek,duylarıyla beraber 14.000 ampul yapmak gerekti.

4 eylül 1882’de meşhur mucidin bir işareti üzerine akım verildiği zaman, bütün mahallenin yüzlerce binasında binlerce elektrik hallenin yüzlerce binasında binlerce elektrik ampulü yandı ve etrafa parlak, tatlı ışıklar saçılmaya başladı.

Edison devrinin en büyük merakısı ilan edildi.Herkes sadece lambaları değil,onu da görebilmek için akın etti. Edison’u tanımayan kimse kalmadı.

Dev Patent

 

&s tarafından.|2016-10-29T01:34:05+03:00Salı, Ocak 14, 2014|Kategoriler: Duyurular, Genel, Haberler, Marka, Patent, Tasarım|Ampulün Buluş Hikayesi için yorumlar kapalı

Michelin Markasının Bibendum Maskotu

 

 

Hani bilirsiniz Michelin’ ın tombiş lastik adamdan kullandığı bir maskotu vardır. İşte o maskotun adı “Bibendum” ‘dur.

Bundan tam 113 yıl önce gerçekleşen Lyon Evrensel Sergisinde üst üste yığılmış lastikler Michelin kardeşlere ilham kaynağı olur. Edouard, André’ye bu yığını göstererek “Kolları olsaydı, bir insan olabilirdi” der.

Sene 1899, Dönemin ünlü illüstratörü O’Galop’un çizdiği ilk posterlerde Bibendum, havası inmiş rakip marka lastikler arasında, engelleri bardağına doldurmuş, «Şimdi içme zamanı» (Nunc est Bibendum) diyerek kadeh kaldırmaktadır.
1950’lerde Michelin’in çığır açan yeniliği “Radyal Lastik”i tanıtırken başrolde yine Bibendum vardır…

 

Yüzüncü yıl, yeni bir imaj, 1998’de Bibendum incelerek daha modern ve dinamik bir görüntüye kavuşur. 2000’de Financial Times’ın ve “Report on Business” dergisinin bir araya getirdiği, sanat, tasarım ve iletişim dünyasının seçkin isimlerinden oluşan uluslararası jüri Bibendum’u “Dünyanın En İyi Logosu” seçer.

Bibendum, birkaç yıllık bir sessizliğin sonunda, ilk defa 3 boyutlu olarak, Michelin’in Avrupa’daki reklam kampanyasının sözcüsü olur.

 

&s tarafından.|2016-10-29T01:34:05+03:00Cuma, Ocak 10, 2014|Kategoriler: Duyurular, Genel, Haberler, Marka, Patent, Tasarım|Michelin Markasının Bibendum Maskotu için yorumlar kapalı

İki Küskün Kardeşin Markaları “Adidas” ve “Puma”

 

 

Adidas ve Puma markalarının ortaya çıkışı, 1924′de Alman Adolf (Adi) ve Rudolf Dassler kardeşlerin atletizmle ilgili ayakkabılar üretmek için ‘Gebrüder Dassler OHG’ şirketini kurmalarıyla başlar.

Fakat İkinci Dünya savaşı sonrasında iki kardeş siyasi görüşler nedeni ile ayrı düşerler ve yollarını ayırmaya karar verirler.

Bu ayrılıktan sonra, İki kardeş hiç konuşmazlar. (Rudolf ya da Rudi), nehrin diğer yakasında Puma’yı, Adolf (Adi) ise nehrin öbür yakasında isminin ve soyisminin ilk hecelerinden oluşan Adidası kurar…

Herzogenerauch da iki kardeşin ayrılmasıyla kasaba halkı bile Adi ciler ve Rudi ciler diye ikiye ayrılır. Birinin uğradığı esnafa diğeri uğramaz. Savaş sonrasında yokluk işsizlik nedeni ile Adidas’la Puma kasabadaki tek başarılı işletmelerdir. Kasabanın kalkınmasını nerede ise sadece bu iki kardeş firma sağlar.

Önceleri, annelerinin evinde, elektrik olmadığı için bisikletten elde ettikleri enerjiyle deri keserek ayakkabıya dönüştüren Dassler kardeşler, Adolph 1978 yılında öldüğünde tam 29 yıldır dargınlardır. Yıllar sonra Rudi öldüğünde o da nehrin diğer yakasına gömülür.

Bu azimli ve başarılı iki kardeş, bir tartışma sonrasında dargın olarak yıllarca birbirleri ile konuşmadan dünyaya gözlerini yumsalar da, bugün hala tün dünya bu markaların hikayesini merakla konuşmaktadır. İki marka o günden bu zamana o kadar büyüdüler ki; iyi marka olabilme yolunda yaşadıkları küskünlük başarılarının gerisinde kaldı ve yaklaşık 90 yıldır isimlerinden söz ettirmeyi başardılar.

 

Dev Patent

&s tarafından.|2016-10-29T01:34:05+03:00Cuma, Ocak 10, 2014|Kategoriler: Duyurular, Genel, Haberler, Marka, Patent, Tasarım|İki Küskün Kardeşin Markaları “Adidas” ve “Puma” için yorumlar kapalı
Go to Top