Şu Marka Meselesi
Hakikaten “şu marka meselesi” denecek bir boyuttadır marka. Çok geniş bir kavramdır. Firmanızı, mallarınızı, hizmetlerinizi kısacası sizi bir yada birkaç kelimeye sığdırabilme yeteneğidir ve doğru yapıldığında da gerçekten sihirli bir kelime haline gelir.
İsim nasıl bulunur? Nelere dikkat edilmesi gerekir?
Logo ya da slogan marka olabilir mi?
Marka neden tescil ettirilmelidir?
Marka, uzun sürede nasıl korunur? Tüketici aynı markaya tekrar tekrar nasıl getirilir?
Marka güncellenir mi?
Marka danışmanına ihtiyaç var mı?
gibi birçok soru akla gelir marka denince. Ve bunların her biri de firmaların acil cevap
bulması geren çok önemli sorulardır.
Sözlük anlamıyla marka, “bir ürünün veya bir hizmetin adı”dır. Hukuken de, “belli bir mal ya da hizmeti, diğer mal ve hizmetlerden ayırdetmeye yarayan her türlü sözcük, şekil, harf, sayı ve işaretler” dir. Daha eski bir tanımla da “şahıs veya şeyin diğerlerinden tefriki için vazolunan işareti mahsusa”dır.
Markayı anlatmak için bu karışık ve ağır tanımlardan ziyade çok basit bir benzetmeyle yola çıkmak sanırım daha kolay olacak.
Markanın iki tür anlamı var aslında. Birincisi yukarıda tanımı yapılan, hukuki ve tescil işlemleri açıdan bilinen marka tanımı. Yani basit ifade ile ürün veya hizmetinizin adı.
Markanın ikinci anlamı da daha geniş ve soyut olan, belli bir kalıba sokulamayan hali. Aslında bu “marka olmak”, “markalaşmak” olarak da biliniyor.
Bu aslında, bir isim olmaktan ziyade, tüketici gözündeki ve hafızasındaki algılamanız ve kimliğinizdir. Ve bu kimlik, uzun bir zaman sürecinde oluşur, marka isminiz, ürün ya da hizmet kaliteniz, hizmet prensipleriniz, müşterinizi ikinci kez sizin ürününüzü ya da hizmetinizi almaya iten imajınız bu tanımın temellerini oluşturuyor. Yani marka bu tanımıyla, tüketiciye verdiğiniz tüm ürün ve hizmet kalitesinden tutun da firmanızın hayat görüşüne kadar geniş bir yelpazeye yayılmış her şeydir aslında. Ürünü/hizmeti marka sattırır. Marka olmak demek, AYNI KALİTEDEKİ ÜRÜNÜ daha pahalıya satmak demektir.
Ürün/hizmet için bir isim belirleme ve bu ismin Türk Patent Enstitüsüne tescili, MARKALAŞMA sürecinde atılacak ilk adımdır ve hayati bir öneme sahiptir. Fonetik ve simgebilimin de içinde bulunduğu çok geniş kapsamlı ve çok zor bir iştir marka olabilecek kelime, slogan ve logo bulmak. Renginden tutun da, harflerin yazılış şekillerine kadar her şey çok önemlidir. Burada, markanın kullanılacağı sektörün önemi büyüktür. Çocuklara hitap eden ürünlerde daha canlı renkler, kadınlara hitap eden ürünlerde daha estetik ve feminen harf karakterleri, erkeklere hitap eden ürünlerde ise daha koyu ve sert içerikli harfler kullanılır. Kolay okunma, akılda kalma, ürünü ya da hizmeti temsil etme, anımsatma, hatta internete uyumlu olma, yumuşak g’si, ü’sü olmaması gibi unsurlar göz önünde bulundurularak marka olacak ismin bulunması gerekir. Bu isim çalışması sırasına bulunan isimlerle ilgili mutlaka bir marka vekili ile birlikte çalışılması gerekir. Bulduğunuz isimin marka olup olmayağı, benzerlerinin bulunup bulunmadığı konularında konusunda uzman marka vekili sizi doğru yönlendirecektir.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, marka olarak belirlediğiniz ismin, hukuki anlamda marka sayılıp sayılmayacağıdır. Yasa uyarınca marka olamayacak isimler şunlardır :
Bir başkasına ait olan isimle birebir aynı olan yada benzerlik arzeden kelime ve işaretler marka olamaz. “bunge-bungee”, “allmode-alamode” gibi.
Bir başkasına ait marka ile söyleniş açısından benzeyen kelimeler marka olamaz. Örneğin “paşa – pacha”, “adalya-adalia”, “advantage-avantaj”gibi.
Şehir adları marka olamaz. Ancak bu adların yayına ayırtedici unsurlar eklendiğinde marka olabilirler. “Antalya inşaat”, “İzmir şarabı” gibi. Ancak il adına eklenen unsurların o […]